| Senin ebeveynlerin ve onlarınkiler ve baştan beridir hepsi, hala kurtlu dünyada yatıyor. | Open Subtitles | والديك ووالديهم وهكذا من البدايه وهم يرقدون في الأرض الدافئه |
| Anlamıyorum, her ne olursa olsun ebeveynlerin çocuklarını görmene karar mı verdiler? | Open Subtitles | أنا لا أفهَم سيُقررُ والديك ما إذا كانَ بإمكانكَ رؤيَة أولادِك؟ |
| - ebeveynlerin bunun farkında mı? | Open Subtitles | هل والداك يعلمون بهذا ؟ طبيبي النفسي هو من يعلم بهذا فقط |
| Stevie, ebeveynlerin senin yaptığın her şeyi kontrol etme yetkisi yoktur. | Open Subtitles | والداك لا يسمحون لأحد بأن يسيطر على كل شيء تفعله |
| O, otizmi soğuk ve sevgisiz ebeveynlerin neden olduğu bir çocuk psikozu olarak sınıflandırdı. | TED | فلقد صنّف التوحد كنوع من الذهان الطفولي الناجم عن نزلات البرد وقساوة الوالدين. |
| İzci kolundaki ebeveynlerin İsimlerinin olduğu bir dosya var. | Open Subtitles | هناك لائحة بأسماء الأباء في فرقة الكشافة |
| ebeveynlerin yaptıkları şey yüzünden insanların seni yargılaması sıkıcıdır. | Open Subtitles | من السيئ أن يحكم الناس عليكِ بالنظر إلى أفعال والديكِ |
| Ve siz insanlar işleri daima berbat edersiniz; ruhların yemeklerini domuzlar gibi tıkınan ebeveynlerin gibi. | Open Subtitles | وانتم أيها البشر دائما ما تخلطون الأمور مثل والديك .. اللذان التهما طعام الأرواح كالخنازير |
| Bu komikti. Biliyor musun? ebeveynlerin beni arasın. | Open Subtitles | ذلك مضحكِ, أنت تعرف ماذا, أخبر والديك و أتصل بي |
| ebeveynlerin hakkında birçok şey duyacaksın... özellikle de baban hakkında. | Open Subtitles | ستسمعين العديد من الأشياء عن والديك خصوصا عن والدكِ |
| ebeveynlerin öldüğünden beri ilk kez yalnız kalacaksın. | Open Subtitles | ستكونين لوحدكِ لأول مرة منذ ان توفيَ والديك |
| Neticede hısım değiliz. ebeveynlerin hayatta mı? | Open Subtitles | لسنا أقارب على أي حال هل والداك على قيد الحياة؟ |
| Evet, ebeveynlerin seni geçen akşamki Yemekte aradılar, sende gelmeliydin. | Open Subtitles | أجل ، والداك فقداك ليلة البارحة في عشاء يوم الأربعاء ، داني .. عليك العودة |
| - ebeveynlerin üstte mi yaşıyor? | Open Subtitles | هل يعيش والداك في القاعدة ؟ كلا ، أخي جنديّ هنا |
| Aslında, ebeveynlerin yaptığı küçük şeyler çocuklar için faydalı sonuçlar ile ilişkilidir. | TED | في الحقيقة، أمُر بسيطة جدا قام بفعلها الوالدين ترتبط بشكل كبير بنتائج الأطفال. |
| ebeveynlerin çocuklarını korumaları gerek. | Open Subtitles | تعلمين أن الوالدين من الواجب عليهما حماية أبنائهم |
| Öyle bir yer ki orada hayvani isteklerini yerine getirebilir ebeveynlerin ve öğretmenlerinin değersiz yargılarından uzak kalırsın ve daha az okumuş arkadaşların olur. | Open Subtitles | الأرض حيث يمكنه أن ينغمس في كل تلك الحوافز الحيوانية بعيدا عن الأحكام التافهة من الأباء والمعلمين |
| Biyolojik ebeveynlerin ırkçılık karşıtı eylemcilerdi. | Open Subtitles | والديكِ كانوا عُنصران مُكافحان للفصل العنصري |
| ebeveynlerin sadece hayatının ilk 18 senesine sahipti. | Open Subtitles | الآن، أبويك فقط كَانَ عِنْدَهُ أنت لأولاً 18, |
| Ama ebeveynlerin göreceği en korkunç şey çocuklarının zorla alıkoyulup askere dönüştürülmesiydi. | TED | ولكن الشيء الأكثر رعبًا لجميع الآباء كان رؤية أطفالهم يُختَطَفون من أمام أعينهم ليصيروا جنودًا صغارًا. |
| Aslında bu, verilerden ziyade tüm bu yasaların geçmesine yol açan, ve çocukları iki yaşını geçtikten sonra ölen ebeveynlerin bazı itirazlarına dayanmaktadır. | TED | لكنه يستند الى حماس الاباء ورغبتهم في استخدامه الذين توفي أطفالهم بعد السن الثانية أثرو في اعتماد أغلب القوانين لكن ليس بشكل كبير |
| Bu bir çocuğun ihtiyaçlarına karşılık verirken ebeveynlerin ihtiyaç duyduğu emniyeti birlikte sağlamak | Open Subtitles | هذا يجمع بين حاجة الطفل للتسلية و الحريه و حاجة الأهل لإبقائه آمـنـاً |
| Garcia ebeveynlerin suçlu olduğu kaza listesine bakıyor. | Open Subtitles | غارسيا تبحث الان عن الحوادث التي يلام فيها الاهل |
| ebeveynlerin seni Cuma günü alacaklar, Gibson. Eve götürecekler. | Open Subtitles | أهلك سيأتون لاصطحابك يوم الجمعة, جيبسون, ليعيداك للبيت. |
| Bütün o güzel ayakkabıları, harika sevişmeleri ve size ne yapmanız gerektiğini söyleyen ebeveynlerin olmaması gibi şeylere kanmayın. | Open Subtitles | و أنه لا يوجد والدان كي يمليان عليك ما تفعله |
| Ama bu korkunç araba ebeveynlerin karari olmamaliydi. | Open Subtitles | لكن سيارة بهذه البشاعة كان بسبب قرار غير مشترك بين الوالدان |
| ebeveynlerin Elaine ve Paul. | Open Subtitles | أبواكِ (إلين)، و (بول) |
| ebeveynlerin hala beraberler mi? | Open Subtitles | هل والداكَ ما زالا معاً؟ |