| Ya o ve eczanedeki kız birlikte çalışıyorsa ? | Open Subtitles | لماذا لايكون هو والفتاة من الصيدلية يعملون معا؟ |
| eczanedeki yaşlı kadın emekli olduğumu bilmiyor, hâlâ bana ertesi gün haplarından veriyor. | Open Subtitles | المرأة العجوز في الصيدلية لا تعرف أنّي تقاعدت، لذا مازالت تمدّني بحبوب ما بعد الصباح مجاناً .. |
| eczanedeki karışıklıktan sonra İnsan Kaynakları'na rapor verdim. | Open Subtitles | لقد أبلغت الموارد البشرية عن ذلك الأمر الحاصل في الصيدلية |
| Ben bunları eczanedeki adam için onkoloji bölümüne götürürüm. | Open Subtitles | وأنا سوف أجلب هذا لقسم الأورام بدلاً من الصيدلي |
| eczanedeki reçeteye baktım. | Open Subtitles | نَظرتُ في تلك الوصفةِ في الصيدليةِ سَألتَ عنه. |
| 42 yaşındayım ve hala eczanedeki hanım yüzünden utandım. | Open Subtitles | أنا في الثانية والاربعين ما زلت محرج قليلا من السيدة اللتي في الصيدلية |
| Adamlar bugün bir eczanedeki başarısız bir soyguna karışmışlardı. | Open Subtitles | الرجلان المسلّحان كانا يقومان بعملية سطو على الصيدلية في وقتٍ سابق اليوم |
| Adamlar bugün bir eczanedeki başarısız bir soyguna karışmışlardı. | Open Subtitles | الرجلان المسلّحان كانا يقومان بعملية سطو على الصيدلية في وقتٍ سابق اليوم |
| İkimizin de yoktu, o yüzden de eczanedeki bir bayandan bize almasını istemiştim. | Open Subtitles | وهذا لم يمتلكه أيا منا، لذا.. سألت سيدة من الصيدلية لتجلبه لنا |
| "Pepi, gidip eczanedeki paketi alır mısın?" | Open Subtitles | "بيبى " ، من فضلك أحضر لى لفافة من الصيدلية |
| Bu yüzden Cheyenne eczanedeki işine, bir TV yıldızıyla yatmamış olarak geri dönmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | لذا الان, "شايان" عليها العودة للعمل في الصيدلية بدون اقامة علاقة مع نجم تلفزيوني |
| eczanedeki güvenlik kamerası. | Open Subtitles | فديوهات المراقبة من الصيدلية |
| eczanedeki eczacı, Eric. | Open Subtitles | أين ؟ في الصيدليةِ مِن قِبل الصيدلي ، إيريك |
| eczanedeki adam bunları götürmemi istedi. | Open Subtitles | الصيدلي طلب مني توصيل هذا إليهم |