| Doktor hareket edemiyor o da etkilendiğinde hareket edemiyordu, demek ki... | Open Subtitles | الدكتور لا يستطيع التحرك و عندما كانت ممسوسة، لم تستطع التحرك |
| Tek kitaplık bir hadise. Kabul edemiyor bunu! Haksız mıyım? | Open Subtitles | هو ظاهرة الكتاب الواحد,ولكنه لا يستطيع تقبل ذلك,هل انا محقة؟ |
| 18'nde hamile kaldı, evlendi ve düşük yaptı... çünkü muhtemelen kocası onu dövüyordu... fakat hala kocasını terk edemiyor. | Open Subtitles | حملت منه في الثامنة عشر من عمرها تزوجته ثم أًجهضت ربما بسبب ضربه لها و مازالت لا تستطيع تركه |
| Şimdi gördüğünüz ise, uzak-UVC ışını bakterileri kusursuzca öldürürken cildimize nüfuz edemiyor. | TED | إن ما نشاهده الآن أن هذه الموجات ذات الطول الموجي القصير جيدة جدًا في قتل البكتيريا، ولكنها لا تستطيع اختراق الجلد. |
| Bir idrar sorunu var. Kendisini kontrol edemiyor. | Open Subtitles | ليده مشكلة مثانته لا يمكنه السيطرة على نفسه |
| Bir çeşit uzaylı böcek kendisini boynuna bağladı. Binbaşı hareket edemiyor. | Open Subtitles | هناك حشرة فضائية غريبة ممسكة بعنقه و هو لا يمكنه أن يتحرك مطلقا |
| Önemsiz bir düşüş sanmıştık, ama artık konuşamıyor ve hareket edemiyor. | Open Subtitles | ظننا أنه مجرد سقوط لكنه لا يمكنها التحرك أو التحدث الآن |
| Hareket edemiyor, konuşamıyor. Yani bu rızası dışında olmuş demek. | Open Subtitles | لاتستطيع التحرك أو الكلام وهذا يعني انه لايمكنها الموافقة على هذا |
| O biriyle baş edemiyor ben on altı binle mi uğraşacağım? | Open Subtitles | هو لا يستطيع التعامل مع واحدة ..كيف سأتعامل مع 16 ألف |
| Kendi oğlunu kontrol edemiyor gibi hissediyordu ve edemiyordu da. | Open Subtitles | شعر و كأنه لا يستطيع السيطرة علي إبنه ولم يستطع |
| Psikologunun dediğine göre, Ajan Odum, ..."kendi hayatı ile efsanelerini ayırt edemiyor"muş. | Open Subtitles | العميل اودم قد لا يستطيع التقفرقه بي عمله في اسطوره وحياته الحقيقه |
| Kendini ifade edemiyor. yada duygularını anlayamıyor. | Open Subtitles | لا يستطيع التعبير عما بداخله ولا يفهم حتى مشاعره بطريقة عادية |
| Kendisini ifade edemiyor ya da kendi duygularını bile anlayamıyor. | Open Subtitles | لا يستطيع التعبير عما بداخله ولا يفهم حتى مشاعره بطريقة عادية |
| Dans edemiyor, ama babası Rus ordusun da bir general. | Open Subtitles | لا تستطيع الرقص ولكن أبوها جنرال في الجيش الروسي |
| Hayır, gerçekten de dans edemiyor, ama tavus kuşları fena değil. | Open Subtitles | لا ، إنها حقاً لا تستطيع الرقص ولكن الطاووس جيد |
| İletişim Direktör Yardımcısı, Beyaz Saray hakkında iki çift laf edemiyor mu? | Open Subtitles | أنت المدير المنذوب بالإتصالات و لا تستطيع التحدث عن البيت الأبيض؟ |
| Ya Tanrı müdahale edemiyor ve hiçbir etkisi yok. | Open Subtitles | إما أن الله لا يمكنه أن يتدخل وليس له دور.. |
| Şehrin yarısı her hareketimi izliyor ve bu puşt herif daha kendi bölgesinde bile kendini kontrol edemiyor. | Open Subtitles | نصف المدينة تراقب كل تحركاتي وهذا الأحمق لا يمكنه التحكم في أعصابه داخل القسم |
| Uçamadığı için kutup bölgesini terk edemiyor. | Open Subtitles | لا يمكنه مغادرة القطب الشمالي نظراً لعجزه عن الطيران، |
| Etle baş edemiyor. Sadece cansız nesnelerle. | Open Subtitles | لا يمكنها التعامل مع اللحم يبدو أنها تعمل فقط على الجوامد |
| Ama bu durumda, gelişigüzel bir şekilde hareket edemiyor. | Open Subtitles | لكن في حالتها هذه , لا يمكنها التحرك بحرية |
| İngilizce düşüncelerimin derinliğini ve karmaşasını tam anlamıyla zapt edemiyor. | Open Subtitles | اللغة الإنجليزية لايمكنها أن تلتقط كامل عمق وتعقيد أفكاري |
| Hareket edemiyor ve bir bilgisayar yardımı ile konuşabiliyor olsam da zihnimde özgürüm! | Open Subtitles | وبالرغم من عدم قدرتي على الحركة وإضطراري للكلام عبر كمبيوتر بداخل عقلي .. |
| Ama günlük yaşamında davranışlarını kontrol edemiyor. | Open Subtitles | ,و لكن بالنسبة للحياة اليومية فهو غير قادر على ضبط أعصابه |