| Baksana, sana evlenme teklif ederken bile diz çökmedim. | Open Subtitles | انظري , انا لم انزل على ركبتاي حتى عندما طلبت منك الزواج بي |
| İlaçları etki ederken bile çok garip ve tahmin edilemez olabiliyor. | Open Subtitles | تعلم، حتى عندما تتناول أدويتها، تكون غريبة الأطوار، و لا يمكن التنبؤ بتصرفاتها |
| Bize ihanet ederken bile komik olmaya çalışıyor. | Open Subtitles | انه يحاول ان يكون ظريف حتى عندما يفسد علينا. |
| Hatta iltifat ederken bile nasıI oluyorsa, ters giderdi. | Open Subtitles | حتى عندما أحاول مدح أحد، يأتي الأمر بالخطأ. |
| Feynman'da bu felsefecileri bozum ederken bile çok özel bir şey olduğunu fark ettim. | TED | فقد ادركت شيئاً مميزاً فيما يخص " فينمان " حتى عندما قام بما قام به في الحوار |
| Asil muhafızım dua ederken bile İngiltere için bir tehlike miyim? | Open Subtitles | سجّاني النبيل هل أمثل خطراً لـ (إنجلترا) حتى عندما أصلي ؟ |
| Halk, Sezar'a itaat ederken bile atalarının mirasına gururla sarılıyordu. | Open Subtitles | حتى عندما أطاعوا ..... "إرادة "قيصر تعلق الشعب بكل فخر ..... بتراثهم القديم |
| Siz ikiniz kavga ederken bile. | Open Subtitles | حتى عندما كنتم تتشاجرون |
| - Benden nefret ederken bile. | Open Subtitles | حتى عندما تكرهني. |
| - Senden nefret ederken bile. | Open Subtitles | حتى عندما أكرهك. |
| Açıkçası sınır boyunca seyahat ederken bile. | Open Subtitles | -لكنّنا لا نستطيع {\pos(195,225)} ليس حتى عندما نسافر خارج الحدود |
| Mer benden nefret ederken bile orada kalabiliyordum. | Open Subtitles | حتى عندما كانت (مير) تكرهني كنت أعيش هناك |
| Kavga ederken bile komiksin. | Open Subtitles | حتى عندما نتجادل أنت مرح |