| Maya efsanesine göre, hayal ötesi bir bilgi dağarcığına kavuşuyorsun. | Open Subtitles | بحسب أسطورة المايا يرشدك هذا إلى نبع معرفه يفوق الخيال |
| Yapılması gereken diğer şey ise ürüne darbe vurmaktır, söylediğimiz gibi, marka efsanesine saldırmak. | TED | الطريقة الثانية تكون بالتقليل من قيمة المنتج، مهاجمة أسطورة العلامة التجارية، كما قلنا. |
| Etiyopya, 4. yüzyılda Hristiyanlığa geçtiği için, Afrikayla ilgili hikayeleri, Prester John efsanesine mükemmel bir şekilde uyuyordu. | TED | منذ أن اعتنقت إثيوبيا المسيحيّة في القرن الرابع فإنّ قصص موطنهم الإفريقيّة تتلاءم تمامًا مع أسطورة برستر جون. |
| Oh, kedicik. Kedicik, kedicik, kedicik. Dokuz can efsanesine çok geldi. | Open Subtitles | القطه كثير بالنسبه لأسطورة التسع ارواح تعالي , أيتها القطه هل رأيت قطتي |
| Veronica ailesinin gizemli efsanesine göre iki taş birleştirildiğinde anka kuşu cehennem dünyasındaki mühründen kurtulacak. | Open Subtitles | وفقاً لأسطورة غامضة عائلة فيرونيكا عندما الجزئين يجتمعان حجر الفونيكس الذي كان أخيراً على وشك أن يختم قد عاد من الجحيم |
| Bir şehir efsanesine göre intihar oranları tatillerde zirve yapar. | Open Subtitles | أسطورة مدنية تقول أن نسبة الإنتحار ترتفع في العطل |
| Sanatçının Kızılderili yaratılış efsanesine hürmeti. | Open Subtitles | إنها ثناء الفنان علي أسطورة السكان الأصليين الأمريكيين. |
| Hawaii efsanesine göre, ruh bedene girip çıkabilir. | Open Subtitles | أسطورة هاواي تقول بأن الروح بوسعها دخول والخروج من الجسد، |
| Tek boynuzlu at efsanesine ilham veren hayvan. | Open Subtitles | إنه الحيوان الذي ألهم أسطورة أحادي القرن |
| Cahil cühela, fakir fukaralara efsanesine kanmayın hanımefendi. | Open Subtitles | لا تصدقي أسطورة الحثالة البيض تلك يا سيدتي |
| Pygmalion efsanesine dayanarak bir sanatçı o kadar güzel o kadar mükemmel bir heykel yapmış ki ona aşık olmuş. | Open Subtitles | أنها تقوم على أسطورة بيغماليون قصة فنان الذي نحت تمثالاً جميلاً جداً |
| Pagan efsanesine göre, vampirler Hristiyan döneminde hüküm sürdüler. | Open Subtitles | يمكننا عبر ذلك معرفة بأن أسطورة مصاصي الدماء الوثنية كانت ما تزال قائمة بالعصر المسيحي |
| Şehir efsanesine benziyor ama değil. | Open Subtitles | تبدو أنها أسطورة حضرية .. لكنها ليست كذلك |
| Bu çocuk eski bir denizci efsanesine inanıyormuş. | Open Subtitles | يعتقد أحد البحارة في أسطورة بحرية قديمة. |
| Naziler adlarını Kadeh efsanesine yazdırmak dünyayı ele geçirmek istiyorlar. | Open Subtitles | النازيون يريدون أن يحجزوا لأنفسهم مكانا ... بداخل أسطورة الكأس ليعرفهم العالم بذلك |
| Bir Cyclon efsanesine dayanan bir görev. | Open Subtitles | مهمة تعتمد على أسطورة السيلونز |
| Kawatche efsanesine göre kahramanın macerası son savaşla bitiyor. | Open Subtitles | ،"حسناً، في أسطورة "الكواتشي رحلة البطل تنتهي في معركة نهائية |
| Abkanis efsanesine göre karanlıklar boyutu ve bizim dünyamız arasındaki geçit açılınca o canavarı geri göndermek için sadece birkaç kişi hayatta kalmış. | Open Subtitles | طبقا لأسطورة أبكاني، عندما فتحوا الباب... بين عالمنا وعالم الظلام... بضعة ناس بقوا بالإنضمام إلى القوات... |
| Görmeye geldiğin rock efsanesine ellerini koy, | Open Subtitles | وضع يديك معا لأسطورة الصخور جئت لرؤية، |
| Ve Lenape efsanesine göre dünya dört elementin ruhlarından yapıldı. | Open Subtitles | ووفقاً لأسطورة (لينابي) ان العالم أُنشيء بواسطة أربعة عناصر |