| Bir denetim memurunun ciddi bir suçunun soruşturması olası komploları elemek için federal yargıya düşer. | Open Subtitles | يقع تحت السلطة الفدرالية الآن لكي نستبعد أي شك أو تآمر |
| Neden gebe kalamadığınıza dair fiziksel açıklamaları elemek adına bir dizi test yapacağız. | Open Subtitles | سنبدأ بسلسلة من الاختبارات حتى نستبعد اي تفسير جسدي من اجل معرفة لماذا لم تحملي |
| Enfeksiyon riskini elemek zorundayız. | Open Subtitles | علينا أن نستبعد الإلتهاب المرتكز عليه |
| Başkomiser, önceliğimizin Bay ve Bayan Barlow'u şüpheliler listesinden elemek olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أيتها القائد، أعلم أن أول شيئ نفعله (هو إقصاء السيد والسيدة (بارلوا كمشتبهان |
| Bakteri enfeksiyonu olasılığını elemek istiyorum. | Open Subtitles | وأريد إقصاء عدوى البكتيريا |
| Uzaylıları elemek için | TED | لذلك علينا إيجاد طريقة لاستبعاد مخلوقات الفضاء. |
| Kistten aldığım kanın temiz olmasını umuyordum ancak kan vardı, ...kanser riskini doğrulayacak kadar fazla yoktu ancak elemek için de çok fazlaydı. | Open Subtitles | لقد تمنيت أن يكون السائل من الكيس شفافاً لكن كان هنالك آثار للدم ليس كافياً لتأكيد وجود السرطان لكن أكثر بقليل لإستبعاد ذلك |
| Birini elemek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد إقصاء أحد |
| Enfeksiyon ihtimalini elemek için kan tahlili doku reddini elemek için kalp biyopsi yapılacak. | Open Subtitles | فحوصات الدم لاستبعاد العداوى ثم فحص جراحي لنسيج القلب لاستبعاد الرفض |
| Mono'yu elemek için tek yol, karaciğer enzimlerini kontrol etmektir. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لاستبعاد داء التقبيل بفحص إنزيمات الكبد لديها. |
| Bu açıkca savunmanın beğenmedikleri jüriyi elemek için bir girişimi. | Open Subtitles | إنهُ لأمر واضح بأن هذه الرسالة من الدفاع لإستبعاد محلّفة لايريدونها. |
| Ne için? Bazı şeyleri elemek için. | Open Subtitles | لإستبعاد أشياء. |