| Ve geçebilen o şanssızlardan sadece üçü emekliliğe kadar yaşayabilecek. | Open Subtitles | هؤلاء غير المحظوظين سينجحون ثلاثة منكم سيعيش حتى يصل للتقاعد |
| Doğum günü kutlaması istemedim. emekliliğe bir yıl daha yakın olmak istemedim. | Open Subtitles | لم أرغب بحفلة عيد ميلاد لا أريد سنة أخرى أقرب للتقاعد |
| Zorunlu emekliliğe çıkmama ramak kalmıştı ki sizinle çalışmak aklıma geldi. | Open Subtitles | كنت على شفا تقاعد إجباري عندما جاءتني فكرة محاولة حلّ قضايا معك. |
| İşte bu yüzden emekliliğe karar verdim. | Open Subtitles | لهذا قررت أن أتقاعد |
| Sen de yaş haddinden emekliliğe yakınsın, değil mi Highway? | Open Subtitles | انت نفسك قد قاربت من سن التقاعد الالزامى , اليس كذلك ؟ |
| O zaman hemen konuya giriyorum. emekliliğe geri dönmen gerek. | Open Subtitles | إذن سأدخل مباشرة في الأمر ينبغي أن تعود إلى تقاعدك. |
| Erken emekliliğe bağlılığın yalnızca duygusal bir şey. | Open Subtitles | علاقتك بالتقاعد المبكر هي علاقة عاطفية |
| emekliliğe başlamak için de berbat bir yol. | Open Subtitles | طريقة صعبة للبدء في تقاعدي |
| Evet, özellikle milyon dolarlık bir yat alıp erken emekliliğe yelken açmadıysan. | Open Subtitles | نعم , خاصةً عندما تستخدمها لشراء يخت بمليون دولار وتبحر به للتقاعد المبكر |
| Evet ama sosyal güvenlik ağımız, erken emekliliğe uygun olan kişileri ayırt edecektir. | Open Subtitles | اجل، ولكن نظام التأمين على التقاعد سيتعرف... ...على اولائك المؤهلين للتقاعد المبكر |
| Ve sonunda kendi voodoo adama emekliliğe çekilmeye yetecek param olacak. | Open Subtitles | وسيكونُ لديّ مايكفي اخيراً للتقاعد إلى جزيرةِ الـ"فودو" خاصتي |
| emekliliğe ayrılmak gibi bir planım yok. | Open Subtitles | ليس لدي أي مخططات للتقاعد |
| emekliliğe zorladın adamı. | Open Subtitles | لقد جعلته يضطر للتقاعد. |
| Benim telaffuz edemeyeceğim kadar büyük bir servet biriktirdi ve Amsterdam'da gözden uzakta emekliliğe çekildi. | Open Subtitles | .... جمع ثروة لا بأس بها بطرق لا ينبغى أن أحاول وصفها و تقاعد فى أمستردام |
| Şimdi de, Bromsgrove'daki bir şirket yöneticisi için bir mektup, bir dizi fotoğraf, erken emekliliğe, boşanmaya, ya da adli soruşturmalara kadar götürebilecek bir otel rezervasyonu. | Open Subtitles | و الان لدينا رسالة ...و مجموعة من الصور و حجز فندق قد ...يؤدي الى الطلاق و تقاعد مبكر و بعض ...الجرائم المحتملة |
| Erken emekliliğe zorlanan iyi polisleriniz var. | Open Subtitles | لديك شرطة صالحة مجبورة على تقاعد مبكر |
| Paranı alır almaz, kovulmuşluktan, emekliliğe geçeceğim. | Open Subtitles | حين آخذ مالك سوف أتقاعد |
| Leslie, eğer çalışanlardan kesinti yapman gerekiyorsa seve seve emekliliğe dönebilirim. | Open Subtitles | ليزلي)، يسرّني أن أتقاعد مجدداً) إذا كنتِ مضطرة لتسريح بعض الأيادي العاملة |
| Tüm güneybatıya yayılıp, emekliliğe kadar sürecek bir çılgınlık ya da yakalanırız. | Open Subtitles | تغطية الجنوب الغربي بأكمله ...وسنستمر حتى نستطيع التقاعد أو يتم القبض علينا |
| Ben bir geleceği aldım. emekliliğe iki gün uzaktayım. | Open Subtitles | أمامي مستقبل، أنا على بعد يومين من التقاعد. |
| Sanırım George'un bu kara para işinden emekliliğe ayrılmasının vakti geldi. | Open Subtitles | أظنه حان وقت تقاعدك من أعمال المصرف القذر |
| Bu işin emekliliğe kadar rahatça başınızı koyabileceğiniz bir masa işi olmasını bekliyordunuz. | Open Subtitles | توقعت بأن هذه الوظيفة ستكون مريحة بما يكفي... لتخفض رأسك حتى موعد تقاعدك... |
| Herif rozetini aldığından beri emekliliğe gün sayıyor. | Open Subtitles | لقد كان يفكر بالتقاعد منذ أن أخذ شارته |
| Burada emekliliğe çıkacağım. | Open Subtitles | أفكر بالتقاعد هنا |
| emekliliğe ayrılmam konusunu konuşmaya yetkiniz yok Bay Başkan. | Open Subtitles | تقاعدي ليس حواراً معنياً بك |
| Shredder'ı bulup durdurmazsak hepimiz burada emekliliğe çıkacağız. | Open Subtitles | كلنا سنتقاعد هنا للأبد إذا لم نجد شريدار و نوقفه |