| Bütün bu yeşil alanlar aslında,haliyle yağmur suyunu... ...emiyor,diğer yandan şehirlerimizin serinlemesini sağlıyor. | TED | كل تلك الأشياء الصديقة للبيئة فعلا طبيعيا تمتص مياه العواصف، أيضا تساعد على تبريد مدننا. |
| Onların roket motorları alev üfleyecek yerde emiyor; ...kıtalar arası balistik füzeleri rampalarından bile ayrılamıyor; | Open Subtitles | ,محركات صواريخهم تمتص بدلا من ان تنفث صواريخهم طويله المدى لا يمكنها الخروج من حظائرها |
| Ne planlıyorsunuz bilmiyorum ama annem halihazırda tüm çakrayı emiyor. | Open Subtitles | لا أدري ما تخطّطان إليه، لكنّ والدتي تمتصّ جميع التقنيات |
| İnancının zayıflığı. Buradaki her şeyden sihri emiyor. | Open Subtitles | ضعف إيمانها يستنزف السحر مِنْ كلّ شيء هنا |
| Jim eşek ..ikini emiyor! Jim eşek ..ikini emiyor! | Open Subtitles | جيــم يمص عضو الحمار جيــم يمص عضو الحمار |
| Ölmek üzere olan yaşlı bir adam genç bir kızın memesinden süt emiyor. | Open Subtitles | لكن هكذا ينتهي رجل كبير السن يحتضر يرضع الحليب من ثدي إمرأة صغيرة |
| Klorofil, tabii ki, çoğunlukla güneşin mavi ve kırmızı dalga boylarını emiyor yeşilleri yansıtıyor. | Open Subtitles | في الغالب , يمتصّ الكلوروفيل أطوال موجات الشمس الزرقاء والحمراء |
| Gördüm. Hidro santraller deniz suyunu emiyor. | Open Subtitles | حصلت عليهم الحفارات المائية تمتص مياه البحر |
| Toprak taş gibi donmuş. Bütün sıcaklığımızı emiyor. | Open Subtitles | . الارض صلبة ومجمدة . انها تمتص الحرارة منك |
| Onların kanını emiyor ve kurumuş vücutlarını yaz okuluna gelmeye zorluyor. | Open Subtitles | إنها تمتص الحياة من أجسادهم و ترغم أجسادهم الجافه على إرتياد المدرسة الصيفيه |
| Sanki herkes için radyasyonu emiyor gibi | Open Subtitles | انها مثل انها تمتص الإشعاع للجميع في كل مرة أنها تمر داخل وخارج أركين. |
| Ama onu tanıyorsunuz, sizden bunu adeta emiyor. | Open Subtitles | ولكن كما تعلمون، وقالت انها مجرد تمتص ذلك الحق في الخروج من أنت. |
| Radyasyonu kenenin kanı emdiği gibi emiyor. | Open Subtitles | أنها تمتص الإشعاع الطريقة القراد تمتص الدم. |
| Örümceğin vücudunda kalan son sıvıyı da emiyor. | Open Subtitles | إنها تمتصّ السّائل المتبقّي من جسد العنكبوت. |
| Çaresiz kurbanların ruhlarını emiyor. | Open Subtitles | يستنزف الأرواح من الأهداف العاجزة. |
| Jim eşek ..ikini emiyor! Cevap hayır. | Open Subtitles | جيــم يمص عضو الحمار الجواب لا. |
| Ve annesini emiyor. | Open Subtitles | و الطريقة التي يرضع بها من صدر أمه |
| Elektirikli süpürge gibi paraları emiyor. | Open Subtitles | إنه يمتصّ النقود مثل المكنسة الكهربائية. |
| İnsanları kullanıyorsun. Yaşamın memesini emiyor ve geriye hiçbir şey vermiyorsun. | Open Subtitles | أنت فقط ترضع من حلمة الحياة ولا ترد الجميل أبداً. |
| Yüce tanrım, dilimi emiyor. | Open Subtitles | يا إلهي، إنّها تلعقُ لساني. |
| Kalkan çok hızlı oranda gücümüzü emiyor. | Open Subtitles | الدرع يستنزفف قدرتنا بسرعة هائلة -لماذا؟ |
| Bu şey sanki vücudumdaki... tüm nemi emiyor gibi. | Open Subtitles | هذه الدعوى يبدو أن يكون مجرد مص كل الرطوبة من لي. |
| Ve burada eylem halindeki bayanı görebilirsiniz sol elinizin yönünde -- soldaki maytın vucüdunu deliyor, vücudundaki sıvıyı emiyor. | TED | وهنا يمكنك ان ترى هذه السيدة تتحرك على جهتك اليسرى فقط تثقب وتمتص سوائل الجسم للعثة الضارة على جهة الشمال. |
| - Ne emiyor onlar? | Open Subtitles | .. ما الذي يمتص ما هو الشيء الذي يمتصه ؟ |
| Sülükler yüzümü emiyor! | Open Subtitles | ! العق يمصّ وجهي |
| Ama atmosferdeki CO2, dışarı giden bu ısı radyasyonunun çoğunu emiyor ve onun büyük kısmını yüzeye geri gönderiyor. | Open Subtitles | لكن ثاني اكسيد الكربون في الغلاف الجوي يمتص أغلب تلك الإشعاعات الحرارية الخارجة مُرسلاً أكثرها مرةً أخرى إلى السطح |
| Boynuna sarılmış, senden kan emiyor. | Open Subtitles | هي تُرْبَطُ نفسها برقبتِكِ، وهي تَمتصُّ شريانَ الحياة منك. |