| Hiçbir şeyleri yokmuş. Yerimizi korumamız emredildi. | Open Subtitles | يقولون أن ليس لديهم شىء لدينا أوامر بالصمود |
| Haritada 473. bölgeye çekilmemiz emredildi, haydi gidelim! | Open Subtitles | لدينا أوامر بالإنسحاب للموقع 473 ، لذا تحركوا |
| Ve izne çıkmam emredildi. emredildi. Buna ne diyorsun? | Open Subtitles | و قد أمرت أن أنفذها أمرت ، ماذا تظن في ذلك ؟ |
| O çocukken, saray entrikalarının kurbanı olan annesine, kendini zehirleyerek öldürmesi emredildi. | Open Subtitles | عندمـا كان طفلاً, أُمرت والدته بالإنتحـار بالسم بعد أن سقطت ضحية لمكائد البلاط الملكي. |
| Sonra bir gün Vicksburg'da, bir tepeye çıkmamız emredildi. | Open Subtitles | ثم في يوم ما في فيكسبيرغ أمرنا بالصعود فوق تلة |
| Doğu İngiltere'deki topraklarınıza dönmeniz emredildi. | Open Subtitles | أنت مأمور بالعودة فوراً إلى أراضيك في شرق انجلترا |
| Yalnız personelin girmesine izin vermem emredildi. | Open Subtitles | أوامري أن أسمح للأفراد المعتادين فقط من هذه البوابات |
| Bize bu dosyaların gizli bilgiler içermediğini doğrulamamız emredildi. | Open Subtitles | أُمرنا أن نتحقّقَ من عدمِ احتواء هذه الملفّات على أيّة معلوماتٍ سرّيّة |
| Bir defasında denizaltı torpido kapaklarını keşfetmem emredildi. | Open Subtitles | و فى أحدى المرات تلقيت أوامر بجمع معلومات حول منصات إطلاق الطوربيد |
| Durmamız emredildi. Sebebi stokların azalıyor oluşuydu. | Open Subtitles | لقد تلقينا أوامر بالتوقف والسبب كان نقص الأمدادات |
| Bu akşamki konuşmanızın konusunu sormam emredildi. | Open Subtitles | لدي أوامر بأن أسأل عن موضوع خطابك الليلة |
| Siz ve arkadaşınızı aşrama götürmem emredildi. | Open Subtitles | لدي أوامر باعادتك أنت و رفاقك الى الأشرام |
| -Alt tarafı 10 dakikalık bir konuşma. -Konuşmayı yapmam emredildi. | Open Subtitles | إنها خطبة لمدة عشر دقائق - التي أمرت بإلقائها - |
| Kuleyi patlatmam emredildi, ama nedeni açıklanmadı. | Open Subtitles | أمرت بتحطيم البرج لكن لم يهتم أحد ويسأل لماذا |
| Öldürülmem hâlinde, adamlarıma tutsakları öldürmeleri emredildi. | Open Subtitles | لقد أمرت رجالي بقتل جميع الرهائن أن قتلت أنا |
| Pakistan'ın Birleşik Devletler için mutlak bir nükleer tehdit oluşturduğuna ilişkin kanıt yerleştirmem emredildi. | Open Subtitles | أُمرت لزرع دليل التي أربكت باكستان في تهديد نووي وشيك. للولايات المتحدة. |
| Onu oyun alanından kaldırmam emredildi. Çok istediğimiz şeyle aramızdaki engel o. | Open Subtitles | أُمرت بمحوها من ميدان اللعب، فإنّها عقبة في سبيل مرادنا الحقّ. |
| Cayo Concha'daki tesise girip merkezi veri bankasına girmemiz emredildi. | Open Subtitles | نحن أمرنا للإقتحام الوسيلة في كايو كونتشا ويقطّع قاعدة البيانات المركزية. |
| Şimdi. Kendimizi savunma dışında ateş etmememiz emredildi. | Open Subtitles | الان , الاوامر الا نطلق رصاص الا فى حالات الدفاع عن النفس |
| Çocuğu burdan götürmemiz emredildi. | Open Subtitles | أيتَها الفَتَاه أمِرنَا بِإزالَة الطِفلَه |
| Fakat doğum günü için afişlerin asılması emredildi. | Open Subtitles | ورغم ذلك صدرت الأوامر بتعليق اللافتات إحتفالاً بعيد ميلاده |
| CIA'ye tekrar düşünmesi emredildi. | Open Subtitles | طُلب من الإستخبارات المركزية إعادة التخطيط |
| Üstünüz Bay Will Gardner tarafından Dr. Booth'u dövmeniz emredildi mi? | Open Subtitles | الجوابَ ربما قد يُجرمني هل تم أمرُكِ من قبل رئيسُ عملُكِ (السيد (ويل غاردنر |
| Kasedi teslim etmem emredildi. | Open Subtitles | أُمِرتُ بتَسليم الشريطِ |
| Sizi yakından takip etmem emredildi. | Open Subtitles | لقد أمرتُ أن أرافقُكَ عن قرب |
| Bu yüzden, Yahudi mahkûmlardan oluşmuş özel birimlere cesetleri mezardan çıkarmaları emredildi. | Open Subtitles | لذلك اُمرت وحدات خاصّة من السجناء اليهود بنبشهم |