| Alamadığında ise onlara Rohypnol verip kirli çamaşırları kendisi ortaya çıkarıyor, sonra da en çok parayı verene satıyordu. | Open Subtitles | وتحاول استخراجها منهم من خلال الجنس. وإن لم ينفع ذلك، تراقبهم، تحاول اكتشاف ما يخفونه، وتبيع المعلومات لمن يدفع أكثر. |
| Reddington sadece en çok parayı verene sadık kalır. | Open Subtitles | انتماء ريدينتون الوحيده يكون لمن يدفع أكثر |
| Yarın akşam bunu en çok parayı verene satmaya hazırlanıyorlar. | Open Subtitles | وهم يستعدون لبيعها ليلة الغد لمن يدفع أكثر. |
| Anatoly, Soğuk Savaş bitince, en çok parayı verene çalışan bir tetikçi. | Open Subtitles | قاتل مأجور للإستخبارات الروسية بدا ببيع خدماته لمن يدفع أكثر... بعد نهاية الحرب الباردة. |
| Ama genellikle en çok parayı veren için çalışırım. | Open Subtitles | لكن عادة أعمل لصالح من يدفع أكثر. |
| Onu, en çok parayı verene satacaktım. | Open Subtitles | كُنتُ سأبيعه إلى من يدفع أكثر (الفرنسيين، الألمان، أو (بيجين |
| - en çok parayı verene. | Open Subtitles | لمن يدفع أكثر. |