"endişelenmene" - Traduction Turc en Arabe

• تقلق
• للقلق
• القلق
• تقلقي
• تقلقى
• تقلقين
• لتقلق
• لتقلقي
• وفقما
• قلق حيالها كثيراً
• جلبة وإزعاج

Yapma. Bizim için endişelenmene gerek yok baba. Bir yetişkiniz.
لا داعٍ أن تقلق علينا يا أبى نحن ناضجون الآن.

Eğer kontrolü adam akıllı ele alırsam, onun için endişelenmene gerek kalmaz.
, إذا أخذت السيطرة ، بصورة سليمة . أنت لن تقلق عليه

Şu an biraz sinirli olduğunu varsayıyorum ama bana güven, endişelenmene gerek yok.
أحزر أنّك ربّما تكون غاضبًا قليلًا الآن، لكن ثق بي، لا داعٍ للقلق.

Gerçi endişelenmene gerek yok. Sana adeta tapıyor.
لكنكِ لست بحاجة للقلق حيال ذلك فهو راكعٌ عند قدميكِ

Önümüzdeki haftadan sonra, evrak işiyle ilgili endişelenmene gerek yok.
قد لا يكون عليك القلق بالأوراق الرسمية بعد الأسبوع القادم

Ve artık endişelenmene gerek yok çünkü ortada bilinecek bir şey kalmadı.
و ليس عليكِ القلق بعد الآن لإنهُ لم يتبقي شىء ليتم إخباره.

Benim için endişelenmene gerek yok. Başa çıkabileceğimden daha çok müşterim var.
لا تقلقي بشأني أيتها الصغيرة لدي زبائن أكثر مما يمكنني التعامل معه

Dinle, artık dosya hakkında endişelenmene gerek yok. Tamam mı?
اسمعي , ليس عليك ان تقلقي بخصوصه بعد الان, اتفقنا؟

Eh endişelenmene gerek kalmadı. Nasıl olsa bir daha asla geri dönmez.
حسناً, لا يجب عليك أن تقلق لأنه لن يعود إلى هنا أبداً

Bak, endişe etmen çok dokunaklı ama endişelenmene gerek yok ki.
اسمع , اهتمامك مؤثر لكن يجب عليك أن لا تقلق بشأني

Elliott sen eve gelene kadar uyumayacağım benim için endişelenmene gerek yok.
ايليوت لن انام حتى تصل الى المنزل لا عليك ان تقلق بشأني

endişelenmene gerek yok, Norstadt. Sen deli değilsin.
ما كان يجب أن تقلق يا نورستاد فأنت لست مجنون

endişelenmene gerek yok. Uzun zamandır kendi başımın çaresine bakıyorum.
أنت لست بحاجة للقلق لقد تعودت على رعاية نفسي منذ وقت طويل

Seyahat vizesi hakkında da endişelenmene gerek kalmadı.
الآن لا داعي للقلق بشأن جواز السفر ، سيد

Elbette, bunun için endişelenmene gerek yok.
بطبيعة الحال، لم يكن لديك ما يدعو للقلق بشأن ذلك.

Teşekkür ederim, ama endişelenmene gerek yok. Ben iyiyim. Pekâlâ, ister inan ister inanma, ama burada çalışmana sevindim.
شكرا لك, ولكن فعلاً ليس عليك القلق, أنا بخير

Ama artık endişelenmene gerek yok, dostum!
ليس عليك القلق بخصوص هذا بعداً الآن، يا صديقي

Başımın çaresine bakarım. Benim için endişelenmene gerek yok.
يمكننى تدبر حالى يجب ان تتوقف عن القلق علي

Artık onu kırmak konusunda endişelenmene gerek yok.
حسنا، الان ليس عليكِ ان تقلقي بشأن عدم جرح مشاعره

Ruth, artık Frank Bennett yüzünden endişelenmene gerek yok.
روث ليس عليك ان تقلقي بشأن فرانك بينيت بعد اليوم

Yeni bir yer bulmak için endişelenmene gerek yok.
لا حاجة لأن تقلقي بشأن ذلك سأجد لكِ عملاً

Ben buralarda oldukça endişelenmene gerek yok, biliyorsun değil mi?
لا تقلقى بهذا الشأن طالما أننى بجوارك أنتِ تعرفين ذلك

- Aç değilim. - Eğer hayvanların öldürülürken, Acı çektiklerini düşünüyorsan endişelenmene gerek yok
لست جائعة إذا كنتى تقلقين نفسك بشأن القطط المعذبة لا تفعلين

Aradığın için teşekkür ederim. endişelenmene gerek yok. İlerlemek üzereyiz.
شكراً على اتصالك ولا حاجة لتقلق نحن على وشك البدء

Bu konu hakkında endişelenmene gerek yok onun füzelerine karşı tamamen duyarsızım.
أهلا .. لايوجد شئ لتقلقي منه أنا ممتنع تماماً عن ثدييها

Şunu bilmeni istiyorum. Şayet Senatör Dallow'la olan buluşma istediğin gibi geçmezse ilişkimiz hakkında endişelenmene gerek yok.
أريدك أن تعرف أنّه إن لم يجرِ هذا اللقاء المزمع مع السيناتور (دالو) وفقما تريد

endişelenmene gerek yok.
أنا لست قلق حيالها كثيراً