| Kevin mikrodalgada salsa kabını eritti. | Open Subtitles | فقد أذاب "كيفن" طبق الصلصة الخاص بي في الميكروويف | 
| O da karşı sokaktaki birkaç binayı eritti. | Open Subtitles | وقد أذاب بعض البنايات في الشارع | 
| Şu eski Arap atasözünü akla getirircesine kalbini eritti! | Open Subtitles | والتى أذابت قلبة والتى تعود بذاكرتنا لقصة الفتاة العربية | 
| Isigin Tanrisi sözünde durdu kralim. Atesi karlari eritti. | Open Subtitles | إله النور أوفى بوعده يا ملكي نيرانه أذابت الثلج | 
| Sonra salınımlar donanımımızı eritti ve ölçülmeyi imkansız hale getirdi. | Open Subtitles | ثم تسببت التذبذبات في صهر معداتنا وجعلت من المستحيل قياسها | 
| En şiddetli çarpışmalar okyanusları buharlaştırdı ve hatta yüzeydeki kayaları bile eritti. | Open Subtitles | والاصطدامات الأكثر عنفًا أدت إلى تبخر مياه المحيطات وحتى أنها صهرت القشرة الخارجية | 
| Babam yalnız, kızgın bir adamdı, ve o, babamı eritti. | Open Subtitles | والدي كان ذلك الرجل الوحيد الغاضب ...و هي حسناً, لقد أذابته | 
| Kilidi eritti. | Open Subtitles | لقد أذاب القفل. | 
| Ispatulamı kim eritti? | Open Subtitles | من أذاب ملعقتي؟ | 
| Clarke, o şey Emerson'u saniyesinde öldürdü. ...beynini eritti. | Open Subtitles | ذلك الشيء قتل (إيمرسون) في ثوانِ لقد أذاب دماغه | 
| "Karları eritti. | Open Subtitles | # و قــد أذاب الثـلــوج # | 
| "Karları eritti. | Open Subtitles | # و قــد أذاب الثـلــوج # | 
| Kaplıca ve jakuzilerde bolca vakit geçiriyorum yani bence yüksek sıcaklık benim oğlanların çoğunu eritti. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت في المنتجعات وأحواض المياه الساخنة وأعتقد أن الحرارة العالية أذابت حيواناتي المنويّة | 
| Biliyordum. O kalbimi eritti. | Open Subtitles | حسناً, عرفت أنها أذابت قلبى | 
| Belki de pasif kalması istenmişti, ama o kadar gelişmişti ki sistemlerimizi eritti. | Open Subtitles | ربما كان المقصود بذلك ان يكون سلبيا ولكن كان ذلك متقدما لدرجة أنه صهر انظمتنا | 
| Senin muhbir silahları aldı soygunu yaptı, altınları eritti. | Open Subtitles | ... مُخبرك شارك في شراء الأسلحة و شارك في العملية و صهر الذهب | 
| Gümüş cildi eritti ve sayfalarını yaktı. | Open Subtitles | صهرت غلاف الكتاب الفضي وحرقت أوراقه | 
| onları eritti. | Open Subtitles | أذابته |