| Ben evlilikten bahsetmiyorum, sadece ailesi ile akşam yemeği yiyeceğiz. | Open Subtitles | لا أتحدث عن الزواج بل عن تناول العشاء برفقة والديه. |
| Beni evlilikten tiksindiren tek bir şey vardır: Evli kadınlar. | Open Subtitles | هناك شيئاً واحد يجعلني لا أريد الزواج وهو النساء المتزوجات |
| Seni evlilikten vazgeçirmek için peşine bi kadın taktığımı mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أنّه لدي نساء مصطفين حول المبنى يرغبون في الزواج بك؟ |
| Gerçek bir evlilikten oğlu olana kadar, onun varisisin. | Open Subtitles | مالم يحظى بأبن من زواج حقيقى فستكونى أنت وريثته. |
| 1989'da, Henry ve Karen Hill 25 yıllık evlilikten sonra boşandılar. | Open Subtitles | في عام 1989، هنري وكارين هيل إنفصلا بعد زواج دام لـ25 عاماً |
| 28 yıllık evlilikten sonra tek gizem bulaşık makinesini kimin boşaltacağı oluyor. | Open Subtitles | بعد 28 عاما من الزواج, الغموض الوحيد هو من سيفرّغ غسالة الأطباق |
| evlilikten önce cinsel ilişkiden kaçınması gereken genç kadını düşünün. | TED | فكر بالمرأة الشابة التي يتوجب عليها أن تبقى عفيفة قبل الزواج |
| FGM geçirmekten ya da erken evlilikten kurtulmaları için, sadece kızlar için olan bir okul kurdum. | TED | أنشأت مدرسة للفتيات فقط ليتحررن من الختان ومن الزواج المُبكر. |
| Fakat Juana evlilikten çok bilgiyle ilgiliydi. | TED | لكن كانت جوانا أكثر اهتماماً بالمعرفة عن الزواج. |
| Böyle durumlarda evlilikten bahsetmeyi unuturuz. | Open Subtitles | في أوضاع كهذه ، إننا دائماً ننسى أن نذكر شيئاً عن الزواج |
| Ne yazık, 48 yıl evlilikten sonra... ..aramızda güvensizlik var. | Open Subtitles | شيء حزين بعد 48 سنة من الزواج بدأت عدم الثقة تتسلل لعلاقتنا |
| Sen ne hakla namuslu bir kadına evlilikten söz edersin? | Open Subtitles | ما الذي يمنحك الحق في الحديث عن الزواج مع اي سيدة محترمة؟ |
| Sana bunu söylüyorum, çünkü Bert'le yapacağın evlilikten dolayı suçluluk duymamanı istiyorum. | Open Subtitles | انني اقول لك كل هذا حتى لا تشعرين بأي ذنب تجاه الزواج من بيرت |
| Evlilik! Ben de tam evlilikten bahsedecektim. Söyle kızım. | Open Subtitles | الزواج ، انها الكلمة التى جئت للحديث عنها |
| O mektupların bazılarında evlilikten söz ediyordun. | Open Subtitles | في بعض تلك الرسائل , أشرت الى موضوع الزواج |
| İki yıl süren bir evlilikten süresince... Sadece dört ay boyunca onunla olabildim. | Open Subtitles | فى عامين من الزواج عشت معه تلك الأربعة أشهر |
| 1987'den beri temiz. 1988'da, Henry ve Karen Hill 25 yıllık evlilikten sonra boşandılar. | Open Subtitles | في عام 1989، هنري وكارين هيل إنفصلا بعد زواج دام لـ25 عاماً |
| Kadın kötü bir evlilikten defalarca kaçmaya çalıştı. | Open Subtitles | هذه المرأه حاولت عدة مرات للهروب من زواج سئ |
| Karen, 10 yıllık bir evlilikten yeni çıktım. | Open Subtitles | كارين أنا على وشك الخروج من زواج عمره 10 سنوات |
| Bu evlilikten ne beklediğimi ve ne vermem gerektiğini her zaman biliyordum. | Open Subtitles | لكنّي، علمتُ دوماً بمَ أتوقّعه من هذه الزيجة |
| Bunları istemediği bir evlilikten kurtulmak için kullandı. | Open Subtitles | وهناك اسطورة تقول أنها استعملت هذه الأقراط للهروب من زيجة فاشلة |
| Annemin de kanıtladığı üzere ilişkiler, evlilikten çok daha heyecanlı. | Open Subtitles | مسائل أكثر إثارة بكثير من الزيجات كما يُمكن لأمي أن تشهد |
| Böylece eğer tekrar nişanlanırsa, bu yüzük ona evlilikten neden nefret ettiğini hatıratacaktı. | Open Subtitles | لكي إذا هي أبداً خَطبَ ثانيةً، الحلقة تُذكّرُها الذي كَرهتْ حول الزواجِ. |
| Fakat modern hayatın acı gerçeği şu ki Amerika'da her 2 evlilikten biri boşanmayla sonuçlanıyor, diğer ülkelerin de bundan geri kalır yanı yok. | TED | لكنه حقيقة محزنة في حياتنا المعاصرة أن 1 من كل زواجين في الولايات المتحدة ينتهي بطلاق، مع حقيقة كون الأرقام في بقية العالم غير بعيدة عن ذلك. |