| Nerdeyse 60'ımda bu soyut, fahişelerden bir farkı olmayan şeyler beni hala heyecanlandırıyor. | TED | تقارب الـ60, رغم ذلك تظهر بالكاد ملموسة بالكاد أفضل من العاهرات, مازالت قادرة على إثارتي |
| Eski eşim gibi iyi anlamdaki fahişelerden söz etmiyorum. | Open Subtitles | ولا أقصد العاهرات الجيدات مثل زوجتي السابقة |
| Kaçaklardan ve fahişelerden, üniversite öğrencilerine. | Open Subtitles | الهاربات و العاهرات تبدلن بطالبات الجامعة |
| Eğer siz fahişelerden birini onun yanında görürsem, tatlım bilin ki, her kimse, başı Chablis Hanim ile derde girer Taş Bebek, İmparatoriçe, ve buz kıracağıma hesap verir. | Open Subtitles | لو امسكت بأي منكن يا عاهرات بالقرب منة اريدكم ان تعرفوا عليكن ان تتعاملوا مع السيدة شابليس |
| Bu fahişelerden biri olan Cindy Jackson, onun 3 kaçırılma olayında da civarda bulunduğuna dair mahkemede tanıklık etti. | Open Subtitles | ـ إحدى المومسات ، سيندي جاكسون إعتلت المنصة شاهدةً بأنه شوهد في الحي ـ خلال وقت ثلاثة من الإختطافات |
| fahişelerden nefret ederim. Onlara karşı bir öfkem yok tabii ama almayayım. | Open Subtitles | أنا أكره العاهرات ليس بالمعنى العدواني, لكن لا شكراً لك |
| Kızlardan biri dedi ki babası polismiş ve fahişelerden birinin çok genç olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | و فتاة منهن قالت والدها شرطي,قال بأن واحدة من العاهرات كانت مراهقة |
| Bak, senin cinsel merakına karışmak istemiyorum, ama fahişelerden uzak durmalısın, çünkü yasadışı! | Open Subtitles | انظر, لا أريد أن أضع حداً لاستكشافك الجنسي لكن يجب أن تبتعد عن العاهرات إنه غير قانوني |
| Evet, fahişelerden pek hoşlandığım söylenemez ama anlayışla karşılıyorum. | Open Subtitles | نعم انا لست مجنونة بسبب أمور العاهرات اولئك لكنني أفهم الامر |
| Bu barın parasını fahişelerden aldığı kirli paralarla ödediğini bildiğim gibi. | Open Subtitles | ودفع ثمن هذه الحانة من مال قذر مصدره ابتزاز العاهرات |
| fahişelerden ve viskiden hoşlanan, yanında çok para taşıyan zengin kişiler. | Open Subtitles | يرتديه أثرياء يعشقون العاهرات والنبيذ ويحملون أموالاً طائلة |
| Neden etraftaki fahişelerden kurtulmuyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا لا تقوم بالتخلص من كل هذه العاهرات هنا ؟ |
| "Kaltaklar hileci fahişelerden başka bir şey değiller" | Open Subtitles | ♪العاهرات لسنا سوى عاهرات♪ مهلاً , مهلاً |
| Kullandığım fahişelerden biri boşmuş. | Open Subtitles | واحدة من العاهرات يمكنني استخدام مجاني. |
| Dikkatleri fahişelerden üstüme çekmek istemem. | Open Subtitles | فلا أريد أن أسرق الأضواء من العاهرات |
| Şöyle birşey söylemiş olabilir misin? Striptizciler, ucuz fahişelerden başka birşey değillerdir. | Open Subtitles | قلت شيئاً عن أننا نحن المتعريّات لسنا سوى ، عاهرات ولحم رخيص ؟ |
| Kumardan, fahişelerden, kaçakçılıktan gelen parayı İsviçre bankasında manipüle ediyor. | Open Subtitles | هو يضارب في حسابات بنك"سويسري" بأموال التي تأتيمن أرقام, عاهرات, |
| Ucuz fahişelerden biriymişim gibi hissediyorum. | Open Subtitles | انها تجعلني أشعر واحدة من تلك المومسات الرخيصات. |
| Erkek fahişelerden ne kadar hoşlandığını mesela. | Open Subtitles | مثل كيف تحب المومسات من الذكور. |
| Adamların... Çinli fahişelerden gelen hasılatı da toplayacak. | Open Subtitles | سيجني رجالك الأرباح إضافة إلى عائدات بائعات الهوى الصينيات |
| fahişelerden mi bahsediyorsunuz? | Open Subtitles | تقصد مومسات ؟ |
| Eski Batı'nın yalnızca eğlenceden, kahkahadan... saparna gazozu ve iki sentlik fahişelerden... ibaret olduğunu düşünebilirsin. | Open Subtitles | قد تعتقد أن الغرب القديم كان ،مجرد تفاهات وروايات و(سارساباريلا) وعاهرات رخيصات؟ |
| Başlangıç olarak erkek fahişelerden uzak dur. | Open Subtitles | ابقَ بعيداً عن استئجار الأولاد في البداية. |