| ve biliyoruz ki dünyada yedi milyar insan var, öyleyse fakirlik ve hava çizgisi arasında bir yerlerde yaşayan, bir, iki, üç, dört milyar insan olmalı. | TED | وهناك ما يقارب 7 مليارات شخص في هذا الكوكب لذا لابد من وجود 4 مليار شخص يعيشون فوق خط الفقر .. واسفل خط " الطيران " |
| Ekonomik büyümeyi sağlayabildi ve anlamlı bir şekilde birçok insanı yoksulluktan kurtardı, özellikle 300 milyondan fazla kişiyi fakirlik dışına iterek yoksulluk için küçük bir farkındalık sağladı. | TED | استطاعت تحقيق نمو اقتصادي مذهل و نقل الناس بطريقة هادفة خارج خط الفقر ووضع عراقيل ضد الفقر بنقل اكثر من 300 مليون شخص خارج العوز و الحاجة |
| Torunu okula gidemiyor ya da fakirlik döngüsünü kıramıyordu. | TED | لم يكن قادراً على الذهاب للمدرسة أو كسر حلقة الفقر. |
| fakirlik oranlarımız, yoksullukla savaşın başladığı son elli yılda o kadar da değişmedi. | TED | فمعدلات الفقر لدينا لم تتغير كثيرا خلال الخمسين سنةً الماضية، منذ أن بدأت الحرب على الفقر. |
| Ama onları asıl yıpratan, ayrılmalarının temel nedeni, fakirlik. | TED | لكن الفقر ، الذي حقا اصابهم ، هو السبب الرئيسي وراء مغادرتهم. |
| Aksi taktirde, ona neyse onu demeliyiz: fakirlik sigortası. | TED | وإلا، يجب أن نسميه كما هو حقاً: ضمان الفقر. |
| Ama ne zaman insanlara bu korkutucu istatistiklerden bahsetsem, bunun ya fakirlik ya da bakım eksikliğinden olduğunu savunan bir tavırla karşılaşıyorum. | TED | لكن حينما أخبر الناس عن هذه الإحصائيات المروّعة، تكون إجاباتهم بإفتراض أنها بسبب الفقر أو غياب العناية الصحية. |
| Pek çoğu salgın hastalıklar nedeniyle ölüyor Aids, sıtma, fakirlik ve eğitimsizlik. | TED | العديد منهم يموتون بسبب الاوبئة الايدز ,الملاريا ,الفقر لايذهبون الى المدرسة |
| Bu derin bir fakirlik değil. Özel bir durum, büyük olasılıkla Güney ve Doğu Afrika'daki bazı ülkelerdeki veya ülkelerin bazı kısımlarındaki heteroseksüel nüfusun bir bölümünün aynı andaki cinsel partnerliği. | TED | انها ليست بسبب الفقر المدقع. انها حالة خاصة على الأرجح تتعلق بعدد الشركاء الجنسيين في قسم من السكان في بعض الدول, أو في بعض المناطق في الدول في جنوب وشرق أفريقيا. |
| ilk Parikrma okulu gecekondu mahallesinde başladı 70,000 insanın bulunduğu ve bulunanların fakirlik sınırının altında yaşadığı bir yerdi. | TED | أول مدرسة باريكرما أنشأت في حي فقير حيث يتواجد هناك ٧٠،٠٠٠ شخص يعيشون تحت خط الفقر |
| Suharto'nun devrilmesinden sonra Endonezya'da gelişmekte olan bir ülkede başgösteren fakirlik olgusunu keşfetmeye başladım. | TED | بعد سقوط نظام سوهارتو في أندونسيا، بدأت في إستكشاف أحوال الفقر في البلد الذي كان في طريقه نحو الحداثة. |
| Bu günlerde çoğu Afrika hikayesi, açlık, HIV ve AIDS, fakirlik ya da savaştan bahsediyor. | TED | معظم القصص الأفريقية في هذه الأيام، تتحدث عن المجاعة، فيروس نقص المناعة المكتسبة والإيدز، الفقر أو الحرب. |
| fakirlik çekilir gibi değil, fakat zenginliğe ulaşan da ağır suçlamalar altında kalıyor. | Open Subtitles | هو قاسٍ على الفقر و هو يُدين بشدّة السعي وراء الغِنى. |
| fakirlik, kültürsüz olmak için sebep değil, derdim. | Open Subtitles | كنت أزعم أن الفقر ليس مبررا لعدم اكتساب الثقافة |
| Onu fakirlik ve sefaletin ortasında gördüğümde Tanrı'ya Franciscan olduğum için şükrettim. | Open Subtitles | والآن بعد أن رأيتها وسط الفقر والبؤس حمدت الله من أعماق قلبي بأنني كنت فرانسيسكي |
| Almanların fakirlik yüzünden komünizme yöneleceği fikri Batılı Müttefikler'in kabusuydu. | Open Subtitles | وكان ما يمثل كابوسًا بالنسبة للحلفاء الغربيين هو أن الفقر كان سيدفع بالألمان نحو الشيوعية |
| Bu fakirlik örtüsü bir zamanların bu büyük ülkesinin üzerini nasıl bir anda örttü? | Open Subtitles | كيف لغطاء الفقر هذا أن يخنق هذه الأرض العظيمة فجأة؟ |
| Bir noktada evsizdim. 15 yıl Houston da fakirlik içinde yaşadım. | Open Subtitles | كنت دون ملجأ مرة من الزمن في دالاس عشت في الفقر 15 سنة في هيوستون |
| fakirlik acı bir şeydir ancak onlar fakir doğdu. | Open Subtitles | الفقر ومرارة ، وإنما هو نكهة أنهم ولدوا ل. |
| Savaşlar, tecavüzler, yetimlik depremler, fakirlik bu kadınları uzaklara kaçırıyor. | Open Subtitles | انهن عبارة عن سلع تشترى , يتيمات أو تعرضن للاغتصاب أو هن من ضحايا الزلزال أو فقيرات جدا هذا ما يدفع هؤلاء النسوة الى الهجرة |
| Dağılan bir aile, fakirlik, meslek okulu, küçük suçlar, ahlakdışı davranış. | Open Subtitles | عائلة محطمة,و فقر مدرسة التجارة جرائم بسيطة,سلوك خليع الوصف بأكمله هنا |
| Sosyal yardım bürosuna gittim. fakirlik beyanı doldurdum. | Open Subtitles | ذهبت إلى الإعانة العامة ووقّعت في مكتب الإغاثة |