| Sonsuza kadar dayanamayız, Kup, ama onlara kabarık bir tamir faturası ödetebiliriz ! | Open Subtitles | لا يمكن ان نصمد للابد كب ولكن يمكن ان نجعل فاتورة التصليح عاليه |
| Boğazına ok saplandığı an filmleri bana komik geliyor, sonra bir de ne göreyim, oka doğalgaz faturası bağlı. | Open Subtitles | فأنا أجد أفلامه مُضحكة كما يُضحكك لو اخترق سهمٌ رقبتك ثم تكتشف فيما بعد بأن فاتورة الغاز معلقةٌ به. |
| - Çekmecede hala faturası duruyor. - Aç ve kontrol et. | Open Subtitles | و توجد فاتورة له فى الدرج المجاور لك افتحه و تفحص |
| 100 euro faturası senin daha fazla almana izin vermez. | Open Subtitles | , فواتير بـ100يورو لا تسمح لك أن تأخذ هذا المبلغ |
| Bu bir yakıt faturası, varsayalım, bir yıllık. | TED | هذا هو إيصال الغاز ، افتراضا، لمدة سنة من الآن |
| Bu ayın telefon faturası parasıyla geçen ayın elektrik faturasının yarısını ödedim. | Open Subtitles | لقد أنفقت نقود فاتورة الهاتف لدفع النصف المتبقي من فاتورة الكهرباء السابقة |
| Şu an ABD elektrik faturası ödeme yardımı için yılda üç milyar doların üstünde harcıyor. | TED | حاليًا تنفق أمريكا أكثر من ثلاثة مليارات كل عام على مساعدات دفع فاتورة الطاقة. |
| Çok güzeller: elektrik faturası yok, bakım yok. | TED | إنها جميلة جدًا، لا فاتورة كهرباء، ولا صيانة. |
| Sağlık faturası ödemek için araba satan, iflas eden, pahalı diye tedaviyi aksatan insanlarla konuştuk. | TED | تحدثنا مع أشخاص اضطروا لبيع سيارة لدفع فاتورة صحية، أو لإعلان الإفلاس، أو عدم أخذ العلاج كاملًا بسبب التكلفة. |
| O mesela. Her ay gelir, tıpkı elektrik faturası gibi. | Open Subtitles | هو على سبيل المثال يظهر شهريا مثل فاتورة الغاز |
| Bir kaç güne kadar, doktor faturası eline ulaşır. | Open Subtitles | بأنك ستستقبل فاتورة الطبيب بالبريد فى الأيام القلية الماضية |
| TV kamerası ve lens faturası. | Open Subtitles | إنها فاتورة ثمن كاميرا تلفزيونية و عدستها |
| O zamana kadar burada bize yardım edersen telefon faturası ödemene de gerek yok. | Open Subtitles | اذا قمت بالمساعدة في المخبز، لن يكون عليك ان تدفعي اجر الغرفة او فاتورة الهاتف |
| Şu seks hatlarından biri. Telefon faturası yerine kredi kartınıza fatura ettirdiniz çünkü eşinizin görmesini istemiyordunuz değil mi? | Open Subtitles | لقد سجلته على حساب بطاقتك الإئتمانية بدلاً من فاتورة الهاتف لأنك لا تريد أن تراها زوجتك، صحيح؟ |
| Pekala, bakalım. Telefon faturası, yurt dışı yok. | Open Subtitles | بعيدة مكالمات هناك ليس تليفون، فاتورة هنا. |
| Bir şey açıklamalısın. 900 dolarlık benzin kartı faturası geldi. | Open Subtitles | أريدك أن تفسّرى شيئاً لقد تلقّيت فاتورة بمبلغ تسعمئة دولار من جرار بطاقة البنزين |
| Arkadaşımda kalıyorum, otel faturası yok yani. Hayır, daha gelemem. | Open Subtitles | لا فواتير فنادق لا، لا يمكنني المغادرة الآن، سأتصل بك |
| Aylık faturalar, sigorta, ipotek, telefon faturası. | Open Subtitles | الفواتير الشهرية ، الضمان ، الرهن العقاري ، فواتير الهاتف |
| Ve sonra bu faturayı buluyorum. Bir çift çizme faturası. | Open Subtitles | ومن ثم عثرتُ على الإيصال إيصال زوج من الأحذية |
| Bilmeniz gereken en önemli şey mirasınız büyüdükçe vasiyetiniz daha karmaşık olacak ve faturası daha kabarık olacak. | TED | فأهم شيء عليكم معرفته هو كلما كانت ممتلكاتكم كبيرة كلما كانت وصيتكم معقدة أكثر، وكلما كانت الفاتورة أكبر. |
| İçinde hiçbir kişisel bilgi ve faturası olmayan ucuz bir telefon. | Open Subtitles | هاتف اسود، رخيص بدون بيانات شخصية بدون ايصال شراء. |
| Ama bu sonogramın faturası ödenmezse senin telefonun kesilmeyecek. | Open Subtitles | حسنا, لكن اذا فاتوره الموجات الصوتيه لم تدفع ليس هاتفك من سيفصل |
| Ama o yapmadı. O sözde kanıt zehir satış faturası heybesinde bulundu. | Open Subtitles | لكن لا يُمكن أن يكون فعل، ذلك الدليل المزعوم بفاتورة بيع السم المعثور عليها في حقيبة سرجه |
| Bir eşofman faturası mı? | Open Subtitles | بضعة إيصالات لزوج من البناطيل ؟ |
| Aptalca görünebilir, ancak geçerli bir kimlik ve telefon faturası olmadan kütüphane kartı alamazsın. | Open Subtitles | وفاتورة تليفون حاليه. أرأيت ؟ هم لديهم القائمه بالضبط |
| Bir de telefon, elektrik faturası ve yemek derdi var... | Open Subtitles | هذا مايكفي لتغطية فواتير الهاتف الخاص بك وفواتير الكهرباء. ونفقات الطعام. |