| Aralık ayında Roma'da ise bir hayvan bu sıcaklık artışından fazlasıyla faydalanıyor. | Open Subtitles | وفي روما .. في ديسمبر حيوانٌ واحد يستغل هذه الحرارة الزائدة بالكامل |
| Sadece değişen beyin kimyasal yapımızın durumundan faydalanıyor. | Open Subtitles | إنه فقط يستغل الحالة التى أصبحت عليها كيميائية عقولنا |
| Daha önce açıkladığımız gibi, faşizm kibirimizden faydalanıyor. | TED | كما أوضحنا سابقًا فالفاشية تستغل غرورنا. |
| Sadece onları alıp, değiş tokuşta satarım, ama bu kadın benim iyi niyetimden faydalanıyor. | Open Subtitles | أغليها وأبيعها في اجتماع المقايضة لكن هذه المرأة تستغل طيبتي |
| Babası prens, geçen gün vefat etti, köylüler de bu durumdan faydalanıyor. | Open Subtitles | والدها الأمير وافته المنية البارحة ولقد كان الفلاحون يستغلون الوضع. |
| Bundan faydalanıyor, yakındaki diğer suçluların yarattığı... | Open Subtitles | إستفاد من ذلك, بث الخوف الذي تم خلقه من قبل المجرمين الآخرين 496 00: 23: |
| Fakat onun nasıl biri olduğunu anlamalısın, anne. O sadece senden faydalanıyor. | Open Subtitles | لكن يجب عليك أن تري حقيقته، أماه إنه يستغلك وحسب |
| Herkes bundan faydalanıyor, tabi, işe alınanlar, çünkü bir iş buldular ve haysiyet. | TED | كل شخص يستفيد من ذلك -- طبعا العاملون لأنهم يحصلون على عمل وكرامة. |
| Skandallar düzenleyip bunlardan faydalanıyor gerekli olduğunda suikast yapıyor. | Open Subtitles | إنه يرتب فضائح يستغل الميولات يقوم بعمليا اغتيال عند الضرورة |
| Kardeşiniz 1 yıldır zaafımdan faydalanıyor. Sırtımdan geçiniyor. | Open Subtitles | لأكثر من سنة الآن كان يستغل كرمى |
| Ve Tyron da bundan çok iyi faydalanıyor. | Open Subtitles | وتايرون يستغل ذلك أفضل استغلال |
| İlişkinizden faydalanıyor. | Open Subtitles | إنه يستغل علاقتكما ليكسب إمتيازات |
| Hasta falan değil, durumdan faydalanıyor çünkü ona arkadaşınmış gibi davranıyorsun. | Open Subtitles | إنها ليست مريضة، إنها فقط تستغل الفرصة لأنك متساهلة جداً معها. إنها تعمل لحسابنا. |
| Virüsün zafiyetinden şöyle faydalanıyor: bir insan enfekte olduğunda üç gün boyunca bulaştırıcı olmuyor. | TED | تستغل هذه الدورة نقطة الضعف في الفيروس المتمثلة بالتالي: إذا أُصيب شخص به فإنّه لن يستطيع إصابة الآخرين حتى مضي 3 أيام تقريباً. |
| Ve el, onların acılarından, öfkelerinden ve zayıflıklarından faydalanıyor. | Open Subtitles | وروح اليد تستغل الألم الغضب، والخسارة |
| Senin kocaman bir yüreğin var, ve insanlar bundan faydalanıyor. | Open Subtitles | وهناك دوماً أشخاص يستغلون هذا -ما كنت لتفكر أن منهم أخاك |
| Rahipler hâlâ halkınızdan faydalanıyor. | Open Subtitles | الكهنة لا زالوا يستغلون شعبك |
| Şuradaki Meksika müessesesi Mauricio'nun ölümünden faydalanıyor sanki. | Open Subtitles | -ماذا؟ يبدو أنّ ذلك المطعم المكسيكي قد إستفاد من موت (موريسيو). |
| Kusura bakma canım ama erkek arkadaşın senden faydalanıyor. | Open Subtitles | آسفة ياعزيزتي لكن خليلك هذا يستغلك |
| Senden de faydalanıyor. | Open Subtitles | إنه يستغلك أنتِ أيضاً |
| Bu cihaz, parazit olarak adlandırılan belirli bir dalga özelliğinden faydalanıyor. | TED | يستفيد هذا الجهاز من أحد الخواص المعينة للموجة، تسمى التداخل. |
| Masum bir görevliyi öldürdün, o da şimdi bundan faydalanıyor. | Open Subtitles | . انت قتلت موظف برئ . و الآن هو هنا يستفيد إلى أبعد الحدود من هذا |