| Bu fok nişancılık için ve bu goril de kum yarışı için. | Open Subtitles | هذه الفقمة من أجل مهارة الرمي وهذه الغوريلا من أجل سباق الرمال |
| Kâşifleri fok balığı derisi ve kürkleri, aynı zamanda da özel tasarlanmış kayaklar ve botlar giyiyordu. | TED | كان مستكشفوه يرتدون ملابس مصنوعة من جلد الفقمة والفراء، وكذلك زحافات وأحذية مصممة بشكل خاص. |
| Yavrularını buzun sınırına kadar getiren annenin sonraki mücadelesi bir fok yakalamak. | Open Subtitles | بعد أن قادت دياسمها لحافة الجليد، يتمثل تحدي الأم التالي بصيد فقمة |
| Bu ayı, o foka doğru yüzdü - 350 kiloluk bıyıklı bir fok - onu yakaladı, geri yüzdü ve yedi. | TED | فقفز الدب خلف فقمة البحر وسبح وافترسها .. انها تزن 800 رطل امسك بها وعاد بها الى الشاطىء |
| Bundan çok uzun zaman önce, fok balıkları ulak olarak bilinirmiş. | Open Subtitles | منذ قديم الزمان بالجزيرة المنسية، الناس علموا أنّ الفقمات هم رسل. |
| Kyak'ın ince vücudu, yolculuk başlamadan fok balığı derisiyle örtülü olmalıdır. | Open Subtitles | ينبغي تغطية الإطار الضعيف للـ "كاياك" بجلد الفقمة قبل الشروع بالرحلة. |
| Zıpkınların uçlarında, fok derisinden çizmeler güneşte kuruyor. | Open Subtitles | على رؤوس الحِراب، تجفّف الأحذية المصنوعة من جلد الفقمة تحت الشمس. |
| Yemleri yok.Yerine, iki fildişinden oltaya takılan fok postu misinanın sonu sallandırılıyor. | Open Subtitles | بدون طُعم، بدلاً من ذلك، شَرَك من قطعتين من العاج تهتزان في نهاية خيط من جلد الفقمة. |
| Tüm etlerden en arzulanınki, fok'unkidir. Maksimum ısı ve güç verir.... | Open Subtitles | اللحم الأكثر تفضيلاً من بين الكل هو لحم الفقمة. |
| Ayıların son derece hassas bir koku alma duyuları vardır ve kar altındaki fok yavrularını iki kilometre öteden fark edebilirler. | Open Subtitles | لدي الدببة حاسة شم قوية بشكل غير عادي ويمكنها الكشف عن رائحة صغار الفقمة المختبئة في الثلوج من مسافة كيلومترين |
| Papyonlu fok balığı bana saldırdığı için orduya gitmem gerekmiyor artık. | Open Subtitles | لست مضطراً للذهاب للجيش لأن الفقمة ذات ربطة العنق هاجمتني |
| Ve bir gün oraya gittiğimde çocuğunu kaybetmiş bir kadın yavru fok balığı şeklindeki bir robotla konuşuyordu. | TED | وفي يوم ما أتيت و كانت هناك امرأة فقدت ابنها تتكلم إلى إنسان آلي كان على شكل صغير فقمة. |
| Balık stoklarımızı tüketirken, kürklü fok hikâyesinden biz insanlar neler öğrenebiliriz? | TED | وبينما نستنفد مخزوننا السمكي، ما الذي يمكننا تعلمه كبشر من قصة فقمة الفرو؟ |
| Ama, muhtemelen ağızlarına aldıklarında bunun yemeye alıştıkları bir fok veya deniz aslanı olmadığını fark ediyorlar. | Open Subtitles | لكن من المحتمل, انهم عندما يحصلون عليه داخل افواههم فإنهم يشعرون بأنه ليس فقمة او عجل بحر واللذي تعودوا على أكله |
| Kutup ayıları, yaşama alanları olan donmuş denizde fok avlarlar. | Open Subtitles | ،الدببة القطبية في بيئتهم المناسبة يصيدون الفقمات على البحر المتجمّد |
| Halkalı fok grupları zayıf güneş ışınlarında güneşlenmek için buzdaki deliklerden yüzeye çıkar. | Open Subtitles | مجموعات الفقمات الحلقيّة تنفذ للسطح عبر فتحات في الثلج لتتمتع بضوء الشمس الواهن |
| Annesine yakın durarak gelecekte hayatta kalmasını sağlayacak olan fok avlamayı öğrenecek. | Open Subtitles | ،بالتزامه جانب أمّه ،فسيتعلم كيف تصطاد الفقمات درس هام لبقائه في المستقبل |
| Bu mumyalanmış bir fok ve iç kısımlarda dolanırken yolunu kaybetmiş. | Open Subtitles | إنه ختم محنطة التي فقدت طريقها وتجولت الداخلية. |
| Son avının üzerinden aylar geçti ve burada fok bulamayacak. | Open Subtitles | لربّما مرّ أربعة أشهر على صيده الأخير ولن يعثر على أيّ فقمات هنا |
| Ayrıca davacı tarafın "fok çıktığını" da sözlerime eklemek istiyorum. | Open Subtitles | بأنني أعتقد بأن هذه القضية مفرغ منها |
| fok sürülerini avlamak için hükümetle anlaşmaları vardır. | Open Subtitles | ويتم التعاقد عليها من قبل الحكومة لاقتصاص قطعانهم من الأختام الفراء. |
| Özel yavru fok derisi çizmelerimle titriyorum. | Open Subtitles | يا إلهي! إنني ارتجف هلعاً داخل حذائي ذي الختم المميز |
| Yavru istiridye, tavuk kanadı, yavru fok, büyük kayıp değil. | Open Subtitles | طفل محاره. أجنحة دجاج أطفال الفقمه. لا خساره كبيره |
| Belki çayın zamanı geçmiştir, fok amcadan biraz satın alacam. | Open Subtitles | يمكن الشاى منتهى الصلاحية ساطلب من العم فوك ان يشترى لى البعض |
| Güney Afrika'nın Kürklü fok Balıkları avdan dönüyorlar. | Open Subtitles | عجول البحر الجنوب إفريقية ذات الفراء تعود من رحلة الصّيد |
| Bir fok balığı gibi ses çıkarmak, metroya binmek. | Open Subtitles | يمكنك النباح كفقمة وأن تستقل القطار |
| Evet, endüstriyel atıkların içinde çürüyen, şişmiş bir fok cesedi. | Open Subtitles | إنها جثة فقمةٍ منتفخةٍ ومتعفنة في نفاياتٍ صناعية |
| Öncelikle, fok'a benzeyen bir obje kullanıp Köpekbalığını yüzeye çekiyor. | Open Subtitles | عليه أن يجذب القرش للأعلى بإستعمال شكل يشبه عجل البحر |
| Evet, Küçük Bayan Her Şey kaykaycı, basketbolcu, bilim kulübü üyesi, fok avcısı. | Open Subtitles | راكبة ألواح، لاعبة كرة سلة محبّة للعلوم وحيوان الفقة... |