| Aslında, Profesör Klump'ın formülünü satın almaya söz vermiş bulunuyoruz. | Open Subtitles | لقد قررنا مسبقا شراء صيغة البروفيسور كلامب |
| Takım çalışmasıyla beyin gücü bir arada olunca kazanmanın formülünü oluşturuyor. | Open Subtitles | قوة الدماغ ممزوجة مع العمل الجماعيّ إنها صيغة رابحة |
| Ama bu kez en önemli icatlarından birini, yani sıfır noktası enerjisi formülünü bir müzik kutusuna saklamayı seçti. | Open Subtitles | هذا الوقت، إختار دفن واحد إبداعه المهمة، الصيغة لطاقة نقطة الصفر، داخل صندوق الموسيقى. |
| Bunların hız formülünü çözmen için ne gibi yararı olacak? | Open Subtitles | كيف يفترض أن تساعدك هذه لتطبيق معادلة السرعة؟ |
| İşte, bayanlar ve baylar... hepinize Wellman Koleji... gençlik formülünü sunuyorum. | Open Subtitles | لذا , اه , سيداتي وسادتي يسعدني أن أقدم لكم جميعا اه , وصفة الشباب من كلية ويلمان |
| Zamanla dümenin bir formülünü bulduklarını düşündüler. | Open Subtitles | و بالتدريج ادركت انه ييضيفون تركيبة على الفخ |
| Tam formülünü bilmiyorum, ama size Aşk ve Ruh'u hemen burada yapabilirim! | Open Subtitles | والعمل الشاقّ، يعنى كُلّ شىء أنا لا، أنا لا أَعْرفُ ما التركيبة |
| Yapmam gereken tek şey, onun hafızasındaki dönüşüm formülünü bulmak. | Open Subtitles | , كل ما يجب عليّ هو أن أجد صيغة التحويل في ذاكرته |
| Gençlik formülünü başka bir kimlikle satmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | -استميحك عذرا أنتتحاول بيع صيغة الشباب تحت هوية مختلفة |
| NSA kayıtlarına göre görünüşe göre Kuzey Koreliler, HXP formülünü çalması için onu tutmuşlar. | Open Subtitles | و إستنادا إلى بيانات وكالة الامن القومي تشير مطابقة البيانات إلى إحتمال أن كوريا الشمالية تعاقدت معه لسرقة صيغة ال إتش إكس بى |
| Ama içinizden biri Priox formülünü indirdiğinde veri portunda parmak izini bıraktı. | Open Subtitles | لكن واحد منكم حين حمّل صيغة الـ(بريوكس) تركَ البصمات على مدخل المعلومة |
| Sıfır nokta enerjisinin formülünü ve Derevko'nun operasyon defterini alamadık. | Open Subtitles | أخفقنا في إسترجاع الصيغة لطاقة نقطة الصفر. نحن لم نكتسب دليل عمليات دريفكو. |
| Blockbuster formülünü elde edecek kadar güçlü değil. | Open Subtitles | فهو لايمتلك التركيبة للحصول على الصيغة الرائجة |
| formülünü herhangi bir terörist gruba veya açık çekli haydut bir devlete satabilir. | Open Subtitles | يُمكنها بيع تلك الصيغة إلى أى خلية إرهابية أو دولة مارقة لديها حسابات مفتوحة مع الجميع |
| Kimyager, formülünü açıklamaya hazır sayılır. | Open Subtitles | يوشك الكيميائي على تسليمنا معادلة التصنيع. |
| - Nedenini biliyorsun. - Babamın formülünü geri istiyorum. O mu? | Open Subtitles | أنتِ تعرفين السبب - أريد استعادة معادلة أبي - |
| Kaminsky'yi öldürmek için kendisine yardım etmemizi ve ilacın formülünü ele geçirmek istiyordu. | Open Subtitles | لقد أراد منا ان نساعده في قتل راندلف . ونحصل على وصفة الدواء من أجله |
| Demek kanserin çaresinin formülünü buldun, sonra da kaybettin. | Open Subtitles | إذن فقد كنت تملك وصفة يمكنها القضاء على السرطان وقد أضعتها. |
| Görünmezlik formülünü buldu tersine çevirmeyi değil. | Open Subtitles | لقد اكتشف تركيبة القابلية على عدم الرؤية ولكنه لم يكتشف كيفية استرجاعها |
| Bu sayede ilacın formülünü öğreneceğiz. | Open Subtitles | بعدها سنكون قادرين على الحصول على تركيبة العقار |
| Eğer yanılmıyorsak, deri tersine çevirme formülünü emmeli. | Open Subtitles | لذا اذا انا على حق فان الجلد سيكون قادرا على أمتصاص التركيبة الاسترجاعية |
| Zeka formülünü de benim üzerimde harcaması çok kötü değil mi, Brain? | Open Subtitles | ( من المؤسف أنه أهدر صيغته العبقريـة علي كذلك , ( براين |
| Vertigo'nun formülünü bilen tek kişi o olduğu için... | Open Subtitles | طالما هو الوحيد الذي يعلم بمعادلة "دوار" , فلا أدري |
| Schiller, aşının formülünü bürosundan Kanada sunuculu bir web sitesine gönderecek. | Open Subtitles | وشيلر سوف ينقل الصيغه الى موقع كندى على الانترنت |