| Foss'un retina'sıyla Ballantine'ınkini değiştirebileceğim. | Open Subtitles | سوف اكون قادرا على فتح الصورة على شبكية عين فوز مع بالانتين |
| Şu anda Foss'un beynindeki kan akışına bakıyoruz. | Open Subtitles | حاليا نحن ننظر إلى جريان الدم في عقل فوز |
| Olmalı. Yoksa Foss bizi göndermezdi. | Open Subtitles | يجب ان يكون , في الجههة الاخرى فوز لن يرغب في ارسالنا |
| Hırsızlardan daha çok canımı sıkan şey Tom Foss denen adamın tekrar ortalarda görünmesi. | Open Subtitles | هنالك شئ يزعجني أكثر من وجود دخيل في هذا البيت سيكون ظهور ذلك السافل توم فوز مجددا ً |
| Foss güvenebileceğim tek kişinin kendisi olduğuna inandırdı ve ben de yaşamıma kurallar koymasına izin verdim. | Open Subtitles | لقد وضحت لي من فوز عندما قال هو الوحيد الذي اثق به ولقد سمحت له بوضع القوانين |
| Foss etrafta yapacaklarımı söylemezken bırakmamı istediği şeyin peşine düşebilirim: | Open Subtitles | مع فوز الذي لم يعد يتحكم بأيامي اخيرا استطيع متابعه الأشياء الكثيرة التي منعني من فعلها |
| Bu da şu demek: Senin Foss suçlu. | Open Subtitles | وهذا يعني شئ واحد بأن ولدنا فوز هو المذنب |
| Declan bir başka korkusunu daha gizliyordu tıpkı benim Foss için hissettiğim gibi: | Open Subtitles | لقد كان داكلين يخفي خوف آخر مشابه للذي بيني وبين فوز |
| Eğer birisi Adam'ın mesajını değiştirdiyse Foss'a olan güvenimi kaybetmemi istiyor olmalı. | Open Subtitles | لو ان احدا غيّر في رسالة بايلين سيكون شخص يريد ابعادي عن فوز |
| Foss'la ilgili hislerimin doğru olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | لقد ادركت بأن معتقداتي حول فوز كانت صحيحة |
| Foss tüm gerek duyduklarıma sahip olduğumu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال فوز بأنني أملك كل ما أحتاج |
| Tom Foss denen adam eve kameralar yerleştirdi. | Open Subtitles | لقد اخفى فوز كاميرا في هذا المنزل |
| Onunla konuşmak için depoya gittim ama Foss ve onla ilgili her şey gitmişti. | Open Subtitles | ذهبت الى المخزن للتحدث معه ... لا كن فوز ... وجميع آثاره |
| Foss'u takip ettim ve yine geçmişe gittim. | Open Subtitles | انا اتبع فوز وخطوة اخرى في الماضي |
| Ve bu kez yanımda bana yardım edecek Foss da olmayacaktı. | Open Subtitles | وهذه المرة فوز ليس موجودا لمساعدتي |
| Bu konuda Foss'la konuşmalıyım. | Open Subtitles | يجب ان اخبر فوز عن هذا |
| Öyleyce oturup Foss'un yardımını bekleyemezsin. | Open Subtitles | وتنتظر مباركة فوز |
| Kendin için endişelen, Foss. | Open Subtitles | اقلق على نفسك , فوز |
| Foss, gidebilirsin. | Open Subtitles | فوز , من الجيد أن تذهب |
| Foss'a yaklaşamayız. O çok tehlikeli biri. | Open Subtitles | نحنُ لا نستطيع الإقتراب من فوس إنهُ أمرٌ خطير |
| Senin türün gölgelerde çok uzun süredir saklanıyordu Bay Foss. | Open Subtitles | نوعك كان مختبأًً في الظلام لفترة طويلة يا سيّد فالس |