Eğer o da bizim gibiyse telefonu köpeğinin fotoğraflarıyla doludur. | Open Subtitles | حسناً، إذا كان مثل معظمنا، سيكون هاتفه مليء بصور لكلبه. |
Birkaç gün içindeki uçuşların yolcu listelerine ulaşıp bu isimleri pasaport fotoğraflarıyla karşılaştırabilirim. | Open Subtitles | ولوج قوائم رحلات الأيام القليلة المقبلة، ثمّ مقارنة تلك الأسماء بصور جوازات السفر |
Babamın; korkunç ve mide bulandırıcı işkence metotlarının fotoğraflarıyla doluydu. | Open Subtitles | مكتظة بصور لأسلوب ابي في الإستجواب, كانت فظيعة وقبيحة |
Partiyi Marty'nin polisken çektirdiği fotoğraflarıyla dekore ediyorum. | Open Subtitles | سأزين الحفل بصور لمارتي خلال فترة خدمته |
Yani, tüm bunlar bir çılgınlık, ünlülerin bebeklerinin fotoğraflarıyla... | Open Subtitles | لذا , الأمـر كلـه جنوني فيما يتعلق بصور ... أطفال المشاهير |
Hepinizin arkadaşınız Amir'in fotoğraflarıyla boğulması cidden harika. | Open Subtitles | سعيد انكم تحتفظون بصور كثيرة لأصدقائكم |
Ayrıca eski havacıların fotoğraflarıyla oynuyorlarmış. | Open Subtitles | وإنهم يعبثون بصور الطيارين القدماء. |
Aile fotoğraflarıyla doldurmam gerekiyordu. | Open Subtitles | و أنا من المفترض أن أملئها بصور العائلة |
(Kahkahalar) Günümüzün kanayan yaralarını geçmişin gül desenli fotoğraflarıyla karşılaştırırsanız her zaman düşüş olduğuna dair kendinizi kandırırsınız. | TED | (ضحك) يمكنك دائمًا خداع نفسك برؤية التراجعات فقط إذا قارنت أخبار الحاضر المفجعة بصور الماضي الوردية، |
Takip fotoğraflarıyla ne işi olur ki? | Open Subtitles | ما الذي تفعله بصور مراقبة؟ |
Hadi yapmayın, adam arabasında Matthew'un fotoğraflarıyla dolaşıyor. | Open Subtitles | لذا عاملته بتلك الطريقة هيا، الرجل يسوق بالجوار بصور (ماثيو) فى سيارته |
Cam partiyi, Lily'nin yıldızlar gibi giyindiği fotoğraflarıyla süsleyecek. | Open Subtitles | (كام) يقوم بتزيين الحفلة بصور لـ(ليلي) ترتدي ملابس نجمات مختلفات من... |