| başarmam gerekiyordu çünkü göğsümdeki bir tüp ve damarlarım kanalıyla beslenmekteydim. | TED | كيف اتناول الطعام كإنسان عادي حيث كان مصدر طعامي هو انبوبه مثبته على صدري وشراييني |
| göğsümdeki sıkışıklık ve ağzımın kuruluğu normal miydi bilmiyorum. | TED | لم أعلم بأن الضيق في صدري والجفاف في فمي كان طبيعيًا. |
| göğsümdeki fermuarı biraz indirebilir misiniz? | Open Subtitles | لو سمحت أخفض السحابة التي على صدري قليلا؟ |
| Herkes başarısız olursa, onu göğsümdeki kıvılcımla birleştireceğim. | Open Subtitles | و لو فشلنا, فسوف أتحد معه في وحدة الإحتراق الموجودة في صدري |
| göğsümdeki subaba ulaşmalıyım. | Open Subtitles | أحتاج للوُصُول الي هذا الصمامِ في صدرِي. |
| Son buluşmamızdan sonra göğsümdeki üç farklı kasa kurşun yedim. | Open Subtitles | أتدري؟ بعد لقائنا الأخير، أصبت بثلاثة رصاصات بثلاث عضلات مختلفة في صدري |
| göğsümdeki sızı ile parmaklarımdaki şişkinlikler de geçti. | Open Subtitles | لقد توقّف ألمُ صدري و زال تورّمُ يدي على أيِّ حال. |
| göğsümdeki bu dövme nasıl oluştu? | Open Subtitles | ماذا يجري بحق الجحيم ؟ كيف جائني وشم على صدري ؟ |
| Nevada'daki hidrojen bombası testlerini seyrettikten sonra Washington'a döndüğümde göğsümdeki yaraları gördüm ve onkoloğa gidip "Şu yaralara baksana. | Open Subtitles | هذا ليس أفضل جزء. عدت من نيفادا بعدما شهدت تجربة قنبلة هايدروجين، ووجدت بعض الكدمات في صدري. |
| Onu göğsümdeki tek ışın projektörüme sokmak isteyeceksin. | Open Subtitles | سيكون عليك أن تدخله بوحدة المستعرض المشعة بلوحة صدري |
| Yere yatmış, göğsümdeki delikten son nefesimi veriyor olurdum. | Open Subtitles | سأستلقي وألفط آخر أنفاسي من خلال فتحةٍ في صدري. |
| göğsümdeki his gittikçe daha da kötü bir hâl aldı. | TED | ثم أصبح الشعور على صدري أسوء وأسوء. |
| göğsümdeki bu ağrı seni ilgilendirmiyor mu? | Open Subtitles | ألا يهمك هذا ؟ لدي ذاك الالم فى صدري |
| - göğsümdeki ağrı, tıbbi bir deyimi var mı? | Open Subtitles | هذا الالم فى صدري هل له مصطلح طبي؟ |
| Beni eski halime döndür. göğsümdeki bu çarpıntıya dayanamıyorum! | Open Subtitles | أعدنى ، أنا لا أستطيع تحمل هذا الخفقان في صدري! |
| göğsümdeki kırmızı lekeyi gördüğüne emindim. | Open Subtitles | كنت على يقين من رأى [أبوس القرمزي و، A أبوس]؛ على صدري. |
| Ya tabi, hele göğsümdeki bu hedef tahtasıyla... | Open Subtitles | نعم, صحيح, مع هذا الهدف على صدري. |
| Her gün göğsümdeki bu ağrıyla uyanıyorum. | Open Subtitles | أستيقظ كل يوم ، وأشعر بألم في صدري |
| göğsümdeki subaba ulaşmalıyım. | Open Subtitles | أحتاج للوُصُول الي هذا الصمامِ في صدرِي. |
| Başka bir çare kalmazsa, onu göğsümdeki kıvılcımla birleştireceğim. Bu intihar demek. | Open Subtitles | إذا كُلّ ما عدا ذلك تقصيرات، أنا سَأُوحّدُه بالشرارةِ في صدرِي. |
| İki gün önce göğsümdeki lekeleri yıkadım. | Open Subtitles | قبل يومين لاحظت ظهور بُقَع على صدرِي |