| Uluslararası ticaretin merkezi olan bu şehir gökdelenleri ve parıltılı ticaret merkezleriyle meşhurdur. | Open Subtitles | مركز التجارة الدولية إنّ المدينة مشهورة لخليطه من ناطحات السحاب ومركزه التجاري النشط | 
| Tabii tüm bu taksileri gökdelenleri ve beyaz olmayan insanları saymazsak. | Open Subtitles | إذا لم يكن لجميع سيارات الاجره و ناطحات السحاب و أشخاص غير البِيض | 
| Tek sıçramayla gökdelenleri aşabiliyor. | Open Subtitles | قادر على بلوغ ناطحات السحاب بقفزة واحدة | 
| gökdelenleri var. Gittiğin için gerçekten çok şanslısın! | Open Subtitles | لديهم ناطحات سحاب انت محظوظ لذهابك هناك | 
| Manhattan'ın gökdelenleri iki bölgede yoğunlaşmıştır. | Open Subtitles | بالطريقة التي تتركز بها (ناطحات سحاب (مانهاتن في مكانين فقط | 
| Eğer 16.yy'da bir adam olsaydım, neon lambalarla örtülü bu gökdelenleri tarif edecek olsaydım onların geometrik açılı cam pencereleri ve cam yüzeyleri ile. | Open Subtitles | لو كُنت رجل من القرن السادس عشر و حاولت أن أصف ناطحات السحاب المُغطاة بلوحات النيون الإعلانية و حاولت أن أصف أشكال زواياها الهندسية نوافذها و واجهاتها الزجاجية | 
| Ama isteğim yüksek gökdelenleri gezip Broadway şovlarını izlemek değil. | Open Subtitles | ولكن ليس لأنّي أردتُ تسلق ناطحات السحاب ورؤية معارض (برودواي). | 
| Eski gökdelenleri özlüyorum. | Open Subtitles | أفتقد ناطحات السحاب العتيقة | 
| 11 Eylül olayından 4 ay sonra L.A. gökdelenleri ve hastaneleri terörist saldırılarına karşılık vermekte hazırlıksız. | Open Subtitles | بعد 4 أشهر من أحداث 11 من سبتمبر، ناطحات سحاب ومستشفيات (لوس أنجلوس) لا تزال غير جاهزة للرد على أيّ هجوم إرهابي |