| Eğer bir karadelik dünyaya yaklaşırsa çekim gücü tüm göktaşlarını yörüngelerinden söküp alacak ve onları gezegenimize doğru fırlatacaktı. | Open Subtitles | إن اقترب ثقب أسود من كوكب الأرض من شأن جاذبيته الهائلة نزع الكويكبات من مداراتها لتقذفها صوب كوكبنا |
| göktaşlarını takip etmek için dev bir teleskopa ihtiyacınız var. | Open Subtitles | لتتعقّبون الكويكبات تحتاجون مقرابًا عملاقًا |
| Nihayetinde, eğer yaşam yeterince akıllı olursa nesneleri dışarıya gönderebilir yaklaşan göktaşlarını saptırabilir ya da onları yok edebilir. | Open Subtitles | لوصارت الحياة في النهاية ذكية بما يكفي يمكنها إرسال الجسيمات لتعمل على انحراف أو تحطيم الكويكبات المهدّدة |
| Tüm evrendeki ileri uygarlıklar belki de göktaşlarını bir basamak olarak kullanmış olabilirler. | Open Subtitles | الحضارات المتقدّمة بكافّة أنحاء الكون قد تستخدم الكويكبات كوسيلة نحو النجوم |
| Tozlar birbirlerine yapışarak göktaşlarını oluşturdular. | Open Subtitles | يلتصق الغبار ببعضه ليكوّن الكويكبات |
| Çekim güçleri diğer göktaşlarını onlara doğru çekiyordu. | Open Subtitles | جاذبيتها تسحب الكويكبات الأخرى نحوها |
| göktaşlarını her yöne doğru fırlattı. | Open Subtitles | إنها تقذف الكويكبات بكلّ اتّجاه |
| göktaşlarını tespit etmek için güçlü araçlarımız var. | Open Subtitles | لدينا أدواتٌ قوية لرصد الكويكبات |
| Şimdi göktaşlarını aktarmak için bir teknolojimiz var. | Open Subtitles | لدينا التقنية الآن لنحرف الكويكبات |
| göktaşlarını bulmalıyız. | Open Subtitles | علينا إيجاد الكويكبات |
| göktaşlarını izlemek için kusursuz. | Open Subtitles | هذا مناسبٌ لتعقّب الكويكبات |
| Kayalar bir araya gelerek göktaşlarını oluştururlar. | Open Subtitles | تتّحد الصخور لتكوين الكويكبات |