| 1980'in uydu görüntüsü, Arktik Okyanusu'nun yaz sonundaki durumunu gösteriyor. | Open Subtitles | تُظهر صور الأقمار الصناعية هذه من عام 1980 المحيط الشمالي |
| Tercihen her gün tüm gezegenin görüntüsü elimizde olsun isteriz. | TED | ما نحتاجه بالفعل هو صور يومية لكل الأرض |
| bir önceki kelimenin görüntüsü halen sizinle. Görüntü otomatik olarak sonraki kelimerle ilişkilendiriliyor. | TED | لأنك ستكون تفكر في كلمةٍ تلو اﻷخرى، و صورة الكلمة السابقة ستبقى معك. |
| Bu Rio'da tipik bir kenar mahalle görüntüsü'dür. | TED | هذا هو منظر نموذجي للاحياء الفقيرة في ريو |
| Yayınlanacak ilk sahne elimde hatta. Trajik kazamın ender bulunan görüntüsü. | Open Subtitles | أنا حتى لدي أول مقطع ستعرضه لقطات فيديو حصرية لحادثتي المروعة |
| Bunu gösterdim, kendisinin çalıştığı yerin görüntüsü buydu. Bu Apollo 15. | TED | أريته هذا، إنها اللقطات الأصلية للمهمة التي شارك فيها بأبولو 15. |
| Bu tam bir tasarım yazılımının bir ekran görüntüsü. Doğrusu bizler şimdi oturup bilgisayarda türler tasarlamaya çalışıyoruz. | TED | هذه لقطة من الشاشة لبعض برامج التصميم الحقيقية التي نعمل عليها للتمكن من الجلوس وتصميم كائنات على الكمبيوتر. |
| ve benzer şekilde, Di-Dodian bebek görüntüsü ile. Bu da başka bir sanat galerisinden. | TED | و مثلها صور ديانا و دودي و طفلهم المزعوم. و هذا من احدى عروض الصالات الفنية. |
| Tabii ki, bize uydu görüntüsü de sağlayacaklar. | TED | وبطبيعة الحال، سوف يوفرون لنا أيضا صور الأقمار الصناعية. |
| Onlar önemsiz fotograflar myd? Mesela bir ay görüntüsü... | Open Subtitles | اكَانتْ صور جانبية أ او صور للقمرِ، ربما؟ |
| Hayır, izolasyon odasındaki bir adamın canlı video görüntüsü bu. | Open Subtitles | لا,تلك صورة لدائرة تغذية مغلقة لرجل لدينا في غرفة العزل |
| Sürekli yatağı ısırırkenki o tatlı yüzünün görüntüsü gözümün önüne geliyor. | Open Subtitles | لا أنفك أرى صورة وجهها الجميل اللطيف، مستلقية على الفراش, هناك. |
| Şimdi gördüğünüz şey kırmızı ışığın altındaki yoğunlaştırılmış kameranın görüntüsü ve Dr.Kubodera'nın görebildiği bu devin gelişiydi. | TED | والآن، ما ترونه هو منظر مكثّف من كاميرا تحت الضوء الأحمر وهذا كل ما استطاع د.كيبوديرا رؤيته عندما يقترب العملاق هنا. |
| Alp Dağları'nın bu görüntüsü içimi ürpetip beni hasta etmişti. | Open Subtitles | لقد كان منظر سقوط الشلال الذى اشعرنى بالبرد والمرض. |
| Cumartesi sabaha karşı saat üçte Richmond'ın Desolation Köprüsü'nden geçerkenki görüntüsü. | Open Subtitles | لقطات كاميرا أمنية على جسر الخراب ضبطت ريتشموند يعبر الجسر 03: |
| Ofisinizdeki kamerada ödemeleri yapan adamın görüntüsü var mıdır? | Open Subtitles | تلك الكاميرا في مكتبك، هل بإمكانك إستخراج لقطات للرجل الذي قام يقوم بالدفعات؟ |
| O zaman biz ve kameralar o tarafa doğru giderken, bir sincap görüntüsü girelim. | Open Subtitles | لديّ فكرة , بينما نحن نتحرك بإتجاه الاستوديو سنعرض بعض اللقطات للسنجاب |
| Bu, zararlı yazılım satan bir satıcının ekran görüntüsü. | TED | هذه لقطة شاشة فعلية لبائع برمجيات خبيثة. |
| Kafamda sadece tavandan sallanan adamın görüntüsü var. | Open Subtitles | أنا فقط لدىّ صوره فى رأسى عن الرجل المشنوق من السقف |
| Ama şu yapımcılara göre görüntüsü iyi değilmiş. | Open Subtitles | و لكن طبقا ً للمنتجين هي لا تملك المظهر المناسب |
| ne görüyor olabilirlerdi? Yerkürenin görüntüsü çok yavaş biçimde değişiyor olabilirdi. | TED | طوال هذا الوقت المديد، كان سيتغير مظهر الأرض بشكل تدريجي جدًا |
| Bu ülkede en sık rastlanılan cevaplar: iyi, zayıf, alçakgönüllü ve kullanılabilir tüm kaynakları görüntüsü için kullanmalı. | TED | الإجابات الأولى في هذه البلاد كانت: جميلة، نحيفة، ومتواضعة وبأن تستهلك جميع المصادر المتوفرة لتحسين مظهرها. |
| Tamam bu kolay bir şey, ama onlar kapatmadan evvel bir ekran görüntüsü yakaladım. | Open Subtitles | طيب من السهل أن ينسوه ولكني التقطتُ صورةً للشاشة قبل أن يغلقوها |
| görüntüsü aklına gelecek. | Open Subtitles | . انت سوف ترى وجهه |