| "Trapezinden gülümser aşağıdaki insanlara" | Open Subtitles | والأن هو يبتسم من عند البار للناس الواقفة بالأسفل |
| Yıldızlar sıralandığında, Tanrılar bize gülümser. | Open Subtitles | عندما تكون النجوم في أبراجنا فإن القدر يبتسم لنا |
| Anne babası eve döndüğünde onu gülümser ve şarkı söyler halde buldu şimdi gördüğün gibi. | Open Subtitles | لكن عندما عاد والداها الى البيت وجدوها كما هي الان وكما انت رأيتها تبتسم وتغني |
| Monica beni her gördüğünde gülümser; ben de ona "Yerde nasıl hayvanlar gibi düzüşmüştük, değil mi?" derim. | Open Subtitles | والآن هي تبتسم عندما تراني مرحباً، مرحباً وأقول لها أتذكرين عندما تضاجعنا كالحيوانات على الأرض؟ |
| Komadakilerde gülümser, aptal ama bu onların mutlu olduklarını göstermez. | Open Subtitles | أيها الغبي, بعض المصابين بالغيبوبة يبتسمون لايعني هذا أنهم سعداء |
| Hey, prenses, bize biraz gülümser misin? | Open Subtitles | مرحبا بالأميرة .. امنحينا ابتسامتك |
| Söz sözdür, gülümser! | Open Subtitles | الوعد أحقّ أن يتم وفاءه أيُّها المبتسمة! |
| Tanrı nedametsizlere değil, pişman olanlara gülümser, bay Stafford. | Open Subtitles | يبتسم الله للندم سّيد ستافرد، ليس غير النادمين. |
| Minik oğlum, bununla gülümser, mutlu olurdu. İşte bu, gerçekten de sihirli bir şeydi. | Open Subtitles | وجعل إبني الصغير يبتسم كان هذا سحرياً حقاً |
| Ağzım çok zor gülümser ancak bu, kafamda gülümsemediğim anlamına gelmez. | Open Subtitles | ففمي نادراً ما يبتسم ولكن ذلك لا يعني بأني لا أضحك من داخل رأسي |
| Orada herkes hep ürkütücü bir şekilde gülümser ve bu benim yaptığım bir şeydir. | Open Subtitles | الجميع كان يبتسم بطريقة مريبة، طوال الوقت وتلك لعبتي |
| İşler tam da aksi giderken sana hep gülümser. | Open Subtitles | نعم، حسنا يبتسم طوال اليوم عندما تسوء الأمور |
| Biri böyle yapınca genelde gülümser. | Open Subtitles | إنها تبتسم دائماً حينما يلاعبها شخص ما مثل ذلك. |
| Eğer beni tanımasaydı ve bir barda yan tarafımda otursaydı bana gülümser miydi? | Open Subtitles | كانت تبتسم لي بدون أن تعرفني فجلستُ بجانبها في الحانة |
| Komik bir şey söylemişim gibi gülümser misiniz? | Open Subtitles | أممكن أن تبتسم كما لو قلت شيئاً مضحكاً؟ |
| Bu dünyada, sürücü ölümcül bir kazayla ya da olayla karşılaştığında gülümser. | Open Subtitles | في عالم السباقات الراكبون يبتسمون بعد التعرض لحادثة قاتلة أو مأساة |
| En azından o size gülümser. | Open Subtitles | على الأقل هو سيبتسم لَكم |
| Yanıldığımı itiraf etsem gülümser miydin? | Open Subtitles | ...هل ستضحكين إن اعترفت أنّي كنت مخطئاً؟ |
| Benim için gülümser misin? Çok tatlı bir gülümsemen var! | Open Subtitles | ابتسمي ابتسامة صغيرة من أجلي، أنتِ تتسمين بابتسامة جميلة! |
| Şimdi, biraz gülümser misiniz? | Open Subtitles | الآن , أبتسمي قليلاً؟ |
| Biraz gülümser misin? Bırak ben konuşayım. | Open Subtitles | هلا ابتسمتى وتركت الحديث لى؟ |
| Yani hani bilirsiniz, hoş birini görürsünüz ve o da size gülümser ve sonra kalbiniz sanki kızarmış ekmek üzerindeki tereyağı misali erir ya? | Open Subtitles | لأنكِ تعلمين كيف هو الشعور عندما تقابلين شاباً لطيفاً ويبتسم وقلبك يصبح مثل زبدة ساخنة تنسكب على خبزٍ حار |
| Kraliçe düzgün bir şekile başını sallar gülümser ve elini sallar. | Open Subtitles | ... الملكة يفترض أن تومئ كما ينبغي . وتبتسم ، وتلوح |
| Güzel. Söyler misiniz, Norma Restarick hiç gülümser miydi? | Open Subtitles | حسنًا ، أخبريني هلى سبق و أن أبتسمت الأنسة ريستارك على الإطلاق .. |