| Dünyevi servetimin bir nişanesi olarak, bu altını ve gümüşü sana veriyorum. | Open Subtitles | أهديك الذهب و الفضة رمز من سلع كل الدنيا |
| Bir kese gümüşü hak ettin, küçük kedicik. | Open Subtitles | أكسبي نفسكِ تماماً حقيبة الفضة, أيتها الصغيرة |
| gümüşü eritme işlemini sınırlandırabilirsem... | Open Subtitles | إذا إستطعت أن أحصر الأشياء التي تذوب مع الفضة |
| Sonunda, kızın o kadar çok gümüşü oldu ki paralar ellerinden kayıp yerlerde yuvarlanıyorlardı. | Open Subtitles | بعد ان انتهوا كان معها الكثير من الفضّة لدرجة أنها أسقطت العملات من يدها وتدحرجت على الأرض |
| Ve ölü bir askerden çaldığın gümüşü bulursa da... | Open Subtitles | وإن علم باني أخفي فضة أخذتها من رجلِ ميت |
| Kutup gümüşü. Bütün lüks arabalarda mevcut. | Open Subtitles | الفضي المصفر , إنه شائع على سيارات بي إم دبليو |
| Silah eğitimi, gümüşü kurşun olarak eritmek. | Open Subtitles | التدريب على استخدام الأسلحة و تحويل الفضة إلى رصاص؟ |
| Elveda Sterling gümüşü düğün hediyelerim. | Open Subtitles | وداعاً أيتها الفضة الخالصة من هديا الزفاف |
| Ticaret kervanlarının Yemen'den aldığı baharatları, gümüşü ya da deriyi Mekke'ye getirdiklerini ve bir grup elit tüccarın da bunları toplayıp Suriye, Gazze, Mısır ve Filistin'e götürdüklerini, kutsal mabedin etrafında bir alış-veriş keşmekeşi yaşandığını, develerin toplandığını düşünüyorum. | Open Subtitles | اعتقد ان القوافل التجاريه تأخذ التوابل من اليمن أو الفضة أو الجلد وتجلبهم إلى مكة المكرمة ومجموعة اخرى من التُجار |
| Eskiler gümüşü de eklemenin morarmaya iyi geleceğini söylerler. | Open Subtitles | قديما يقولون لا بد من ارتداء بعض الفضة انه يقي من الشر |
| Bu dönemde Joseon gümüşü Japonya'dan ithal ediyordu. | Open Subtitles | في هذا الحقبة، جوسون اعتمدت كُليًا على إستيراد الفضة من اليابان. |
| gümüşü düşünmeyecek olmalarını rahatsız edici buluyorum. | Open Subtitles | أجد أنه من المثير للقلق أنهم لن يعتبروا الفضة |
| gümüşü düşünmeyecek olmalarını rahatsız edici buluyorum. | Open Subtitles | أجد أنه من المثير للقلق أنهم لن يعتبروا الفضة |
| Tuzlu su gümüşü, gümüş sülfüre çevirir ve elekrtolitik indirgenme bu işlemi tersine çevirir. | Open Subtitles | المياه المالحة تحويل الفضة إلى الفضة كبريتيد... ... والحد كهربائيا عكس العملية. |
| gümüşü al, eritip para yap. | Open Subtitles | . إستعمل الفضة ، حولها إلى عملات معدنية |
| Bu değerli gümüşü kullanmalısın | Open Subtitles | يجب عليك استخدام هذه الفضة الثمينة |
| Vergi dairesine de aldığı gümüşü güney kışlasına vermesini emret. | Open Subtitles | وزارة الدفاع لسداد الفضة. ماذا بعد؟ |
| Kendi yaramı kesmek yerine gümüşü sahile gömüp hikâyemi satmak için ipeği kullandım. | Open Subtitles | و بالإضافة أيضاً ، أنا من قام بجرح تلك الندبة و أخفيتُ الفضّة "النقود " في الشاطئ و إستغللتُ الحرير لإختلاق قصتي تلك |
| Kandan gümüşü izole edebilir miyiz? | Open Subtitles | -{\pos(192,220)}أيمكننا فصل جزيئات الفضّة عن الدماء؟ |
| O tür gümüşü olan bir çocuk, evine ulaşmada zorluk çekmez. | Open Subtitles | ولد معة سلسلة فضة لن يكون صعبا علية الذهاب للمنززل |
| Siyahı ben keseceğim, gümüşü de sen... | Open Subtitles | أنا سأقطع السلك الأسود وأقطع أنت السلك الفضي |
| Bu ay işini bitirdiğim üçüncü gemi gümüşü bu. | Open Subtitles | إنها القطعة الثالثة من المجموعة الفضية لحطام السفينة التي سمعت عنها هذا الإسبوع |
| İşgalciler bütün gümüşü almışlar. | Open Subtitles | الغزاة احتفظوا بالفضة |