| Anti-HIV ilaç bileşikleri ve karışımları üzerinde genetik ilaçların etkisi üzerine DSÖ (WHO) tarafından etkileyici bir çalışma yapıldı. | TED | هذا هو البحث الرائع من منظمة الصحة العالمية الذي يظهر تأثير العقاقير الوراثية المضادة للفيروسات على مركب دوائي مشكّل. |
| O belki bizim ilkimiz olur, bu genetik hafıza geliştirildi. | Open Subtitles | قد يكون في الأول هكذا، لكن الذاكرة الوراثية أثبتت علمياً |
| Onlara bayılırlar. Bu, genetik mi yoksa çevreyle mi alâkalı, bilmiyorum. | Open Subtitles | يعشقونهم، لا أدري إن كان الأمر وراثي أو إنه حال المجتمع. |
| 2006'dan önce , büyük camgözlerin genetik çeşitliliğine dair hiçbir bilgimiz yoktu. | TED | قبل 2006 لم يكن لدينا فكرة عن التنوع الجيني لأسماك القرش المًتشمسة |
| Ancak bunlar bilim adamları tarafından seçici eşleştirme ve genetik teknoloji kullanılarak üretilmiştir. | TED | لكن هذه تم إنشاؤها من طرف العلماء باستخدام الاستيلاد الانتقائي مع التكنولوجيا الجينية. |
| DNA donörlerinin genetik profilleri onların baba ve oğul olduklarını gösteriyor. | Open Subtitles | متبرعي الحمض النووي لديهم أوصاف جينية والتي تشير لان الأب الإبن |
| Buna hiç anlam veremiyorum. O sadece bir parça genetik bilgisinden ibaret. | Open Subtitles | هذا لن يشكل أي فرق , انه مجرد جزء من شيفرة وراثية |
| Aynı zamanda posta kodunun genetik kodumuzu da şekillendirdiğini öğreniyoruz. | TED | ونتعلم أيضًا أن الرمز البريدي يقوم فعليًا بتشكيل الرمز الوراثي |
| Pek çok derin deniz canlısı okyanus havzasındaki aynı genetik dağılıma sahip. | TED | والكثير من المجتمعات العميقة لديها توزيع جيني الذي يتوزع على قاع المحيط |
| Şempanzelere tıklıyorum ve genetik olarak en yakın akrabamıza ulaşıyorum. | TED | أضغط على رابط الشيمبانزي وأتوصل إلى القريب الأقرب جينياً لنا |
| Baban, onun babası doktor mu olduğu, genetik bir şey mi olduğu için? | Open Subtitles | هل لأن أبوك وجدك كانا أطباء ؟ هل هو نوع من الوراثة ؟ |
| genetik kodundaki 6 milyar karakteri okuyup ezberlemek sandığımdan uzun sürdü. | Open Subtitles | وإستغرقني وقتاً طويلاً لقراءة وتحليل صفاتك الشخصية الموجودة داخل شفراتك الوراثية |
| Diğer semptomları da eklersek genetik hastalık listemizi teke indirgemiş oluruz. | Open Subtitles | هذا بالإضافة إلى الأشياء الأخرى يعني أننا قلصنا لائحة الأمراض الوراثية |
| genetik bilgiyi çıkartıp yeni DNA'yı içine yerleştirirsen...al sana norma bir doğum. | Open Subtitles | نحن نحذف المعلومات الوراثية , نضعها فى مختبر ونترك الطبيعة تقوم بعملها |
| genetik olduğuna göre anne ya da babasında da vardır. | Open Subtitles | لذا نغش بما أنه وراثي الأم او الأب مصابون ايضا |
| Özeline girmek istemem ama genetik de olabilir, buna dayanarak kendimi mecbur hissediyorum. | Open Subtitles | لن أتدخل في الشأن لكن قد يكون وراثي لذا لن أمهد المشاعر الأساسية |
| Stirling motorunun devasa, matematiksel bir çalışma modelini çıkardık. genetik algoritmayı uyguladık | TED | بنينا نموذج رياضي ضخم عن كيفية عمل محرك ستيرلنج فعّلنا الخوارزم الجيني |
| Kısmen hayli ilerlemiş olduğu zaman, geç evrede fark edildiğinden ve çok genetik değişimi olduğu için çok saldırgan bir kanserdir. | TED | إنه سرطان شديد العدوانية، في جزء لأنه أكتشف في مراحل متأخرة جداً، عندما يكون متقدم جداً وهناك عدد من الطفرات الجينية. |
| Ayrıca ayakkabısında bir Franklinia Alatama'nın genetik malzemesi olduğunun kanıtını buldum. | Open Subtitles | يوجد أيضاً دليلاً عن مادة جينية من فرانكلينيا ألاتاماها على حذاءه |
| Ailenizde teşhis edilen herhangi bir genetik hastalık var mı bilmek istiyoruz. | Open Subtitles | نحن نريد أن نعرف اذا كان هناك أي أمراض وراثية في العائلة |
| Fakat genetik modifikasyona karşı olan aktivistler altın pirince düşmanca karşı çıktı. | TED | لكن الأرز الذهبي تَلقى معارضة شديدة من قبل الناشطين المناهضين للتعديل الوراثي |
| Özel genetik sıralamaları bakteriye yerleştirerek, kanserin büyümesini bozan hücreleri de buna dahil ederek farklı molekülleri sentezlemek için bakteriler görevlendirilir. | TED | عن طريق إدخال تسلسل جيني معين داخل البكتيريا، يمكن توجيهها لاصطناع جزيئات مختلفة بما في ذلك تلك التي تعطل نمو السرطان. |
| Bana kızdı çünkü genetik olarak ufak şeyleri büyütecek şekilde kodlanmış. | Open Subtitles | لقد كانت غاضبة لأنها مبرمجه جينياً أن تضخم أى مشكلة صغيرة |
| genetik alanında doktoram var, dünyadaki en iyi doktorlarla çalıştım-- | Open Subtitles | لدي دكتوراه في الوراثة ودرست مع أفضل الأطباء في العالم |
| Anlaşılan unutmuşsun ki, Alex Trusk, genetik olarak geliştirilmiş süperinsanların ilkidir.. | Open Subtitles | لقد نسيت ان اليكس تراسك هو اول انسان خارق محسن جينيا |
| Salgınların yayılması bile önlenebilir ve genetik hastalıklar için tedavi geliştirilebilir. | TED | وهم يستطيعون أيضًا منع انتشار الأوبئة، وتطوير علاجات ضدّ الأمراض الوراثيّة. |
| Onun fizyolojisinin genetik bozulmanızı yenmek yolunda ipuçları vereceğini umuyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تأمل أن تمكنك فسيولوجية جسده من وقف تدهوركم الجينى |
| Diğer ikiz, Callum, doktorun söylediklerine göre, sağlıklı görünüyordu, ve bu ikizler tek yumurta ikiziydi genetik açıdan birebir. | TED | لكن التوأم الأخ، كالوم، بدا أنه معافى، بقدر ما أمكن الطبيب أن يقول وهذان التوأمان كانا متماثلين، متطابقين وراثيًا |
| - genetik olarak tasarlanmış bir büyüme hormonu. - Onlara ilaç verin sonra da bir inek %10 daha fazla süt versin. Sığırlara yaparsanız da daha çok et verir. | Open Subtitles | تغيير من خصائصها الوراثيه بدلاّ من أن تدر لبناّ تصبح لحوم |