| Bu nedenle soru şu oluyor: bu genleri tanımlamaya tam olarak nasıl başlayabiliriz? | TED | و بالتالي يصبح السؤال، كيف لنا أن نبدأ بتحديد هوية هذه الجينات بالضبط؟ |
| Nasıl genom, tüm genleri bir araya getiren bir bilim dalı ise proteomik de tüm proteinleri inceleyen bilim dalı. | TED | مثلما ما يخلط الجنيوم دراسة كل الجينات, البروتيوميات هو دراسة كل البروتينات. |
| Bir şey daha var, hücrelere bu genleri almak zorunda olduğunuz. | TED | ولكن ماذا لو استطعنا ان نرسل نوع من الجينات الى تلك الخلايا .. |
| Herkesin kalıtsal olarak HLA genleri içeren iki kromozom seti vardır. | Open Subtitles | كل شخص يرث مجموعتين من الكروموسومات تحويان جينات بروتين التطابق البشري |
| DNA onarıcı genleri ... ... bu hayvanlarda daha çok aktiftir. | TED | جينات تصليح الحمض النووي أكثر نشاطاً في تلك الحيوانات |
| 500 genin olumlu yönde değiştiğini gördük Iyi huylu, hastalık önleyen genleri çalıştırıp Hastalık yapan genleri susturarak. | TED | وجدنا أكثر من 500 جين قابل للتغير في الواقع تنشيط الجينات الجيدة ، تلك التي تمنع المرض وإيقاف عمل الجين المسبب للمرض |
| Böylece, rastgele genleri değiştirmeye ... ... uzun ömürlü hayvanları aramaya başladık. | TED | بدأنا في تغيير الجينات بشكل عشوائي بحثاً عن حيوانات طويلة العمر |
| Ve Richard Dawkins'in kullandığı kurnaz yolla düşünmek, yani organizmalara basitçe gen olarak, genleri taşıyan araçlar olarak bakmak. | TED | و الحيلة التي قام بها ريتشارد داونيز هي اعتبار الجينات كعربة من الجينات |
| Bu stratejiyi, bu bireylerde otizme neden olan genleri anlamak ve tanımlamak için kullanabiliriz. | TED | و بإمكاننا الآن أن نستخدم تلك الاستراتيجية للفهم و التعرف الآن على هذه الجينات التي تسبب التوحد عند هؤلاء الأفراد. |
| Bu yeni cihaz genleri devreler üzerine monte ediyor ve her 100 baz çiftinde bir hata yerine, her 10.000 baz çiftinde bir hata oluyor. | TED | هذا الجهاز الجديد يقوم بتجميع الجينات على رقاقة وبدلا من وقوع خطأ من 100 زوج قاعدي فانها تصبح خطأ من 10.000 زوج قاعدي |
| Üstelik bu genleri farklı kombinasyonlarda kullanan yüzlerce hücre tipi var. | TED | ويوجد المئات من أنواع الخلية التي تستخدم هذه الجينات في مجموعات مختلفة. |
| Eğer bu DNA'yı açarsanız, genleri bulursunuz. | TED | وإذا فككنا الحامض النووي سنحصل على الجينات. |
| Mısır tohumları gelişim dönemlerinin sonunda kuruduklarında, bu genleri açarlar. | TED | وما أن تجف بذور الذرة بعد نهاية فترة نموها، حتى يتم تشغيل هذه الجينات. |
| Dirilen bitkiler aynı genleri kuruduklarında açarlar. | TED | و تشغل النباتات القابلة للنشور نفس الجينات عندما تجف تماما. |
| Ama birkaç ay önce korkutucu bir şey şu oldu; Bt mısır ve her türlü genetiği değiştirilmiş mısırın kullanılmasının illegal olduğu Meksika'da, yabani mısırlarda da Bt mısır genleri bulundu. | TED | ولكن الشيء الأكثر إنذارا هو ماحدث قبل شهرين في المكسيك ، حيث أن الذرة المعدلة وأي شئ معدل جينيا يعتبر غير قانوني ، وجدوا جينات الذرة المعدلة في نبتات الذرة البرية. |
| Bu hücrelerin içine büyümelerini engelleyici intihar genleri koyabilir miyiz? | TED | هل نستطيع زرع جينات انتحار داخل هذه الخلايا لمنعها من النمو؟ |
| Bunu dirilen bitkilerden antioksidan genleri sürmek için kullandık. | TED | واستخدمناه لوضع جينات مضادة الأكسدة من نباتات قابلة للنشور. |
| Ya da biraz farklı ifade edersek, dirilen bitkiler kökleri ve yapraklarında tohum kuruma toleransıyla evrilmiş genleri mi kullanıyorlar? | TED | أو بعبارة أخرى، هل تستخدم النباتات القابلة للنشور جينات تطورت كما في البذور المقاومة للجفاف في جذورها و أوراقها؟ |
| Oğlumda onun genleri var. Ben seni bunun için suçluyor muyum? | Open Subtitles | إلتقط ابني هذا الجين منه هل ألومك على هذا ؟ |
| genleri farklı bir şekilde yeniden işaretleniyordu ve işaret geldiği zaman genomları bağımlılığa neden olan fenotipi geliştirmeye hazırdı. | TED | يُعاد وسم جيناتها بطريقةٍ مختلفة، وحين يأتي التذكير، يكون المحتوى الوراثي جاهزًا ليطور هذا النمط الظاهري للإدمان. |
| Bunu geleneksel yöntemlerle yapamazlardı, ellerinden gelen ancak onu taramaktı. biz ise otizmle alakalı genleri bulmaya başlamıştık. | TED | لم يقوموا بها باستخدام الوراثة التقليدية. لكن بالمسح فقط بدأنا بالعثور على مورثات للتوحد. |
| Güney İtalyalı genleri de, ben buradayım diyor. | Open Subtitles | يبدوا كأن تراث جنوب إيطاليا بدأت برفع الأعلام |
| Dolayısıyla genetikçiler size insanların yoksul olmasının nedeninin genleri olduğunu söyleyecektir. | TED | لذا سيحاول علماء الوراثة إخبارك بأن الفقراء فقراء لأن جيناتهم تجعلهم فقراء. |
| Yaban öküzleri bütün evcil sığırların atasıdır, dolayısıyla genleri yaşamakta, sadece eşit dağılmamış durumda. | TED | الأُرْخُص هو سلف كل الأبقار المستأنسة والواقع أن جيناته مازالت حيةلكنها فقط موزعة بشكل غير متساو. |
| Güçlü genleri varmış. | Open Subtitles | وَرثتُ بَعْض الجيناتِ القويةِ |
| Örneğin, kadınlar daha uzun erkekleri daha çekici bulursa, o zaman uzun erkekler eşleşir ve çocuk sahibi olur, böylece gen havuzuna daha uzun genleri koyarlar. | TED | مثلاً، إذا وجدت النساء الرجال الأطول قامة أكثر جاذبية، فسيتزوج المزيد من الرجال طوال القامة وسينجبون أطفال، واضعين مورثات الطول في مسبح المورثات. |
| Broşürünü okudum. İddia ettiğine göre genleri değiştirerek genetik hataları düzeltebiliyor. | Open Subtitles | لقد قرأت ورقة هذا الرجل يدعي بأنه يستطيع معالجتك بنقل جيناتك من مكانها |