| Bir oyun gibi düşün. Tek yapman gereken gerçeği söylemek. | Open Subtitles | فكري بها كلعبة ، كل ماعليكِ فعله هو قول الحقيقة |
| - 2002'den beri bir kaç şey öğrendiğini umuyorum, mesela gerçeği söylemek gibi. | Open Subtitles | -كنت اتمنى أن تكوني قد تعلمتِ بعض الأشياء منذ 2002 مثل قول الحقيقة. |
| gerçeği söylemek istediğinde kötü şansın araya giriyor. | Open Subtitles | حين تريد قول الحقيقة وحظك السيئ يحول دون ذلك |
| Tutulmanın ortasında, gerçeği söylemek. İlginç olmalı. | Open Subtitles | تقول الحقيقة في منتصف الكسوف لابد ان هذا مثير |
| gerçeği söylemek gerekirse, benim için en önemli şey kamyon. | Open Subtitles | حتي أخبرك الحقيقة : الشاحنة هي أهم شيء بالنسبة لي. |
| gerçeği söylemek gerekirse, bence bu gerçek bir problem. | Open Subtitles | لأخبرك الحقيقة, أعتقد أن هذه كانت المشكلة الحقيقية |
| gerçeği söylemek zaman kaybıydı çünkü kimse gerçeği duymak istemiyor. | Open Subtitles | محاولة قول الحقيقة هو مضيعةٌ للوقت لأنّه لا يوجد من يريد الحقيقة. |
| Gördünüz, gerçeği söylemek iyi hissettiriyor, ve bu ülke bunun üzerine inşa edildi. | Open Subtitles | أرأيتم؟ إن قول الحقيقة لهو شعور رائع، وهذا هو الأساس الذي بُنيت عليه بلادنا. |
| Onunla konuşmak zorundasın, bize gerçeği söylemek zorunda olduğunu söyle. | Open Subtitles | يجب أن تذهبي لتقنعيها. أخبريها أن عليها قول الحقيقة |
| Ayrıca her zaman gerçeği söylemek zorunda da değilsin. | Open Subtitles | ليس من الضروريّ دائمًا قول الحقيقة. |
| Belki de gerçeği söylemek onları incinebilir yaptığı içindir. | Open Subtitles | ربما لأن قول الحقيقة يشعرهم بالضعف |
| gerçeği söylemek çok daha basit bir işlemdir. Şimdi bakınız,... 9. soru. | Open Subtitles | قول الحقيقة أسهل بكثير انظروا هنا |
| gerçeği söylemek iyi hissettiriyor. | Open Subtitles | so I set the house on fire. قول الحقيقة يسعدني |
| Ama en kötüsü gerçeği söylemek zorunda olduğunuz andır. | Open Subtitles | ولكن أسوء شيئ هو عندما يكون عليك أن تقول الحقيقة |
| Sana gerçeği söylemek ve dürüst olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أخبرك الحقيقة وأكون صادقاَ في الأمور |
| gerçeği söylemek gerekirse onun böyle çabaladığını görmek üzücüydü. | Open Subtitles | لأخبرك الحقيقة, من المحزن حقاً رؤيتها و هي تحاول |
| Sana her zaman gerçeği söylemek istedim. Sadece nasıI söyleyeceğimi bilemedim. | Open Subtitles | كنت دائماً اريد أن اخبرك الحقيقة ولكن كنت لا اعرف كيف |
| Kısacası, onu serbest bırakacak gerçeği söylemek istemeyebilir. | Open Subtitles | بإختصار، إنها قد لا ترغب بقول الحقيقة لإطلاق سراحهِ |
| Geriye kalan tek şey gerçeği söylemek. | Open Subtitles | الشيء الوحيد المتبقي هو أن نقول الحقيقة. |
| Sanatçıların gerçeği söylemek için, politikacılarınsa gerçeği örtbas etmek için yalana başvurduklarını söylerdi. | Open Subtitles | اعتاد القول أنّ الفنّانين يستعملون الأكاذيب لقول الحقيقة بينما السّياسيّون يستعملونها لطمس الحقيقة. |
| gerçeği söylemek gerekirse Severino'yu da öyle ikna ettim zaten. | Open Subtitles | الحق يقال, هكذا حصلت على سيفرينو لأبدأ التنفيذ. |
| Günün birinde, bana gerçeği söylemek zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | سيكون عليك إخباري بالحقيقة بأحد هذه الأيام |
| Şimdi tek yapman gereken en kolay gerçeği söylemek. | Open Subtitles | الأمر الآن متروك لك، لتقول الحقيقة الأبسط على الإطلاق. |
| Tam olarak emin değilim, size gerçeği söylemek konusunda. | Open Subtitles | ..لست متاكد , لاخبرك بالحقيقة |
| gerçeği söylemek gerekirse, hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لكى أخبرك برأيى يجب أن أعرفك جيدا |
| gerçeği söylemek gerekirse, ben bu oyunda yeniyim. | Open Subtitles | حسنا، أنا جديد على هذه اللعبة لأخبرك بالحقيقة |
| gerçeği söylemek gerekirse, onu hapse yollamak için çok yaklaşmıştım. | Open Subtitles | لأقول الحقيقة , لقد كنت على وشك إرساله للسجن |