| Ve çıktığın şu kız, burada takılıyor olmanın gerçek sebebi, değil mi? | Open Subtitles | وهذه الفتاة التي تواعدها هذا هو السبب الحقيقي لوجودك هنا، أليس كذلك؟ |
| Sonra sen gizliliği bozmaya hazır şekilde geldin ve gerçek sebebi anladım. | Open Subtitles | و بعدها ظهرت أنت متأهباً لخرق الحصانة و بعدها علمت السبب الحقيقي |
| Hastalığımın gerçek sebebi bulunsa bile, kuruluşlarımızı ve kültürümüzü değiştirmezsek başka bir hastalığa da aynısını yaparız. | TED | حتى لو اكتشفنا السبب الحقيقي لهذا المرض، إذا لم نغير مؤسساتنا وثقافتنا، فسنتعاطى بنفس العقلية مع مرض آخر. |
| Geri gelmenin gerçek sebebi ihtiyarın asla gülmemesiydi. | Open Subtitles | السبب الحقيقي لاستمرارك بالرجوع لأنك لم تعد قادراً على الضحك خارج العجوز |
| Seni evden kovmamın gerçek sebebi... senin cinsel isteklerini red etmiş olmam değil miydi? | Open Subtitles | اليس السبب الحقيقي لطردك خارج المنزل وذلك لأنني رفضت علاقة جنسية بيني وبينك |
| Aniden çıkan bu şeyin gerçek sebebi nedir? | Open Subtitles | ما هو السبب الحقيقي لهذا الإخبار المفاجئ؟ |
| Aniden çıkan bu şeyin gerçek sebebi nedir? | Open Subtitles | ما هو السبب الحقيقي لهذا الإخبار المفاجئ؟ |
| Belki de senden ayrılmalarının gerçek sebebi senden yatakta yapmanı istedikleri şeyler vardı... | Open Subtitles | مثل ربما, السبب الحقيقي لتركهم لإنه كان هناك أشياء يريدونك فعلها في السرير التي كانت |
| Ve şimdi de HDTV'ye sahip olmanın gerçek sebebi. | Open Subtitles | والآن السبب الحقيقي لحصولنا على هذا التلفاز |
| Tommy'nin bu turnuvada olmasının tek gerçek sebebi spor salonunda Mad Dog Grimes'ı patakladığını gösteren videodur. | Open Subtitles | السبب الحقيقي لمشاركة تومي ريردن في هذه البطولة هو مقطع فيديو له وهو يتغلب على ماد دوغ غرايمز في الصالة الرياضية. |
| Mm, bu tamamen doğru değil. gerçek sebebi bilmem gerekiyor, | Open Subtitles | هذا غير صحيح تماماً أريد أن أعرف السبب الحقيقي |
| Beatrice'in ıstırabının ve pek çok kişinin lanetinin gerçek sebebi sensin. | Open Subtitles | أنت السبب الحقيقي في معانات بياتريس ومعانات آخرين كثر |
| Sonuç olarak gitmek istememenin gerçek sebebi ne? | Open Subtitles | لذا أخبرني السبب الحقيقي لعدم رغبتك في الذهاب؟ |
| burada bulunduğun herhangi bir zamandan daha fazla önemlisin şuan Burda bulunmamın gerçek sebebi ne? | Open Subtitles | فأنت تعرف أنك أكثر من مرحب بك هنا عندما تكون في المنطقة إذاً ، ما هو السبب الحقيقي لقدومي ؟ |
| Doğru, sen de gerçek sebebi öğrendin ve Harvey'e dedin ki... | Open Subtitles | نعم , وبعد أن عرفتي السبب الحقيقي وراء العرض ذهبتِ إلى هارفي و قلتِ له |
| Belki de Doktor'un ölümünün gerçek sebebi odur. | Open Subtitles | ربما كان هو السبب الحقيقي وراء مصرع الطبيبة. |
| Bazen burada olmanın gerçek sebebi, ...inancını kaybetmen olabilir mi diye düşünüyorum. | Open Subtitles | اتسائل احياناً ان كان السبب الحقيقي لوجودك هنا انك فقدت ايمانك |
| Bugün hastanede olmanın gerçek sebebi neydi? | Open Subtitles | ماهو السبب الحقيقي لكونكَ بالمستشفى الليلة ؟ |
| Yani, dürüst olalım burada olmanın gerçek sebebi bu, değil mi? | Open Subtitles | ،أعني، لنكن صريحين ذلك السبب الحقيقي لوجودي هنا، صحيح؟ |
| Geri gelmenin gerçek sebebi ihtiyarın asla gülmemesiydi. | Open Subtitles | السبب الحقيقى لعودتك لانك لاتستطيع الضحك الا امام الرجل العجوز |
| Digerleri ben gidince fark ederler. - gerçek sebebi söylemedigini biliyorum. | Open Subtitles | سيكتشف الآخرون ذلك عندما أرحل - أعرف بأنك لم تخبرني بالسبب الحقيقي - |