| Bence bu bir çok duyguyu geri getirecektir. Her zaman davadan geri çekilebilirsin. | Open Subtitles | لكنتُ أعتقد أن ذلك قد يجلب الكثير من المشاعر، فقد تصبحين متحيزة قليلاً. |
| Ancak dışarı çıkacak olan çocuk yaklaşan kaderi de getirecektir. | Open Subtitles | لكن الطفل جاء صاعداً عليها كى يجلب الموت الوشيك |
| Eğer yaşıyorsa, gece avcıları getirecektir. | Open Subtitles | إن عاش، فسوف يجلب الصيّادين في الليل. |
| Bunu unutup kristali bencil amaçlar için kullanmak büyük talihsizlikleri beraberinde getirecektir. | Open Subtitles | إذا نسيت هذا ثم استخدمت طاقة البلورة لأغراض أنانية ستجلب مأساة كبيرة |
| Yardim getirecektir, ve burayi çevreleyen bir ordu olmadikça içeri dalmayacaklardir. | Open Subtitles | ستجلب تعزيزات ولن يقتحموا حتى يحصلوا على جيش يحيط المنطقة |
| Eminim Bay Kieslowski köpeğinize iyi bakmıştır ve size sağ salim getirecektir. | Open Subtitles | أثق في أن السيد ،"كاسلافسكي" سيعتني بكلبك و يعيدها إليك سالمه |
| - Şans getirecektir. - Venedik gülü kadar mavi. | Open Subtitles | سوف يجلب لك الحظ- أزرق مثل الزهرة الفينيسية- |
| Zenginlik sana fıstıkları getirecektir. | Open Subtitles | يجلب لك كل الدجاجات الي يديك. ملاحظة" يقصد النساء |
| Işık anlaşmasını görmezden gelmen bana ve kabileme büyük utanç getirecektir. | Open Subtitles | ولكن إنكارك لمعاهدة النور لن يجلب سوى عاراً عظيماً... عليّ وعلى عشيرتي بأكملها. |
| Işık, sana huzuru getirecektir. Hayır! | Open Subtitles | - الضوء, انه يجلب لك السلام |
| ..şafağın aydınlığını getirecektir. | Open Subtitles | ..الفجر يجلب الضياء دائما . |
| Eşim geldiğinde getirecektir. | Open Subtitles | حسناً، زوجتي ستجلب معها القليل. |
| Size şans getirecektir. | Open Subtitles | ستجلب لك الحظ |
| Tahminim "benzo drip". Ben de adrenalin var. Bu onu çabucak geri getirecektir. | Open Subtitles | أعتقد أنه مُركب (بنزو)، أزيلي المصل لدي مُحفز يُفترض أن يعيدها سريعاً |
| Ve güvenli bir şekilde getirecektir. | Open Subtitles | و يعيدها سالمة |