| - Hemşire Davis, onu gevşek bir şekilde tutmanızı istiyorum. | Open Subtitles | -أيتها الممرضة " دافيس " ، أريدها ممسكة بصورة فضفاضة |
| Şu gevşek pantolon ve komik botların dışında yılın 365 günü çalışıyoruz. | Open Subtitles | لكن على عكس شخص كسول وعائمٍ ببطن رخوة مثلك نحن نعمل على مدار 365 يوما في السنة |
| Mutluluk kumaşımız ne kadar gevşek dokunmuş. | Open Subtitles | كَمْ المحاك بشكل طليق النسيجُ سعادتِنا. |
| Bak, toprak yumuşak ve gevşek, sanki aceleyle ayrılmışlar gibi. | Open Subtitles | لكن , أترى , التراب ما زال طرياً و رخو كأنهم قاموا بالتعجيل بشكل سريع |
| Her şey gevşek ve etrafa dağılmış. | Open Subtitles | فكل شيىء مفكوك ومُبعثر فى كل مكان |
| SBK ile ilgili olarak, gevşek bir son olabilir. | Open Subtitles | "و على حدّ عِلم "أس بي كاي فأنت مُجرّد طرفٍ سائب |
| İntihar edenler genelde düğümü gevşek tutar. | Open Subtitles | المنتحرون عادة يتركون عقدة فضفاضة ليسمحون للجاذبية أن تؤدي عملها |
| Eğer fişek namluda gevşek duruyorsa, barut, atıştan hızlı yanar. | Open Subtitles | عندما قذيفة فضفاضة في برميل، مسحوق تهب من أصل أسرع من رصاصة واحدة. |
| İçeriye fare kapanları koymak zorunda kaldım. gevşek döşeme tahtaları var. | Open Subtitles | لقد وضعت مصائد للفئران إنها ألواح أرضية فضفاضة |
| Çalışma odasının karşı duvarınden on adım at, orada gevşek bir yer döşemesi var. | Open Subtitles | ،10خطوات من أبعد حائط في غرفة المكتب ثمة أرضية رخوة |
| Burası eşelenmiş. Toprak gevşek! | Open Subtitles | تم تحريك هذه التربة، التربة رخوة |
| Bu dönemi gevşek tuttuk. | Open Subtitles | . وأنا أستعمل ذلك التعبير بشكل طليق |
| Vajinamdan nefret ediyorsun! gevşek olduğunu düşünüyorsun! | Open Subtitles | تمقت مهبلي، تظنّ بأنه طليق للغاية. |
| Emniyet kemeri gevşek. | Open Subtitles | حزام الأمان رخو |
| Her şey gevşek ve etrafa dağılmış. | Open Subtitles | فكل شيء مفكوك ومبعثر في كل مكان |
| gevşek bir bağlantı olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه ممر سائب |
| Onu bir süre gevşek bırakmayın onu sorguya tabi tutun. | Open Subtitles | لقد تركتني أرخي ملابسها عندما كنت أفحصها |
| Eğer 'gevşek Mesane'yi ve tazı pisliğini kastettiğini bilseydim, muhtemelen, onları kendi sularında kaynamaya bırakırdım. | Open Subtitles | لوعرفت أنك ستنقذ سلاك بلادر العجوز وكومة التبن هذه من باسكرفيلز، لتركتهما على الأرجح ليتعفنا في عصائرهما. |
| Duydum ki, bizim 'gevşek' ihtiyara yardım etmeye pek zahmet etmemişsin. | Open Subtitles | سمعت بأنك لم تهتم لتساعد سلاكي العجوز |
| Hazır buradayken, sanırım çatımda, gevşek bir kiremit var. | Open Subtitles | بما أنك هنا، أظن أن هناك لوح مرتخي على سقفي. |
| Sonra en üstteki toprağı havalandırmak önemlidir, yüzeyde gevşek bir hâlde bırakmak gerekir. | TED | ثم إن هذا مهم لتهوية التربة السطحية وتركها بشكل فضفاض على السطح. |
| Sanki böyle gevşek gibi. Bu leke gibi bir şey mi? | Open Subtitles | يبدو كأنه مترهل هل هو منتفخ قليلا؟ |
| Son derece gevşek bir başlangıçtan sonra. | Open Subtitles | من بداية مترهلة تماما |
| Bu yüce ulusun üniversiteleri öğrenci kabulünde gevşek davranmaya başladılar. | Open Subtitles | جامعات هذه الأمة العظيمة تصبح متساهلة في قبولها. |
| Bayan Timberlake adeta kapağı gevşek bir şişe. | Open Subtitles | الانسة تمبرلاك زجاجة تطوف غير محكمة الغلق |