| Yaşlı Çayır Köpeği'nin haritası gibi olmaz. | Open Subtitles | ليس مثل تلك الخريطة القديمة التى كان يحملها كلب المراعى |
| Noeldeyken... bu öylesine yalnız kalmak gibi olmaz. Tamamen yalnızsındır. | Open Subtitles | فى الكريسماس, إنه ليس مثل أن تكونى وحيدة إنه مثل أن تكونى وحيدة للأبد |
| Florida gibi olmaz tabi, ama muhtemelen yılın birkaç haftası sıcak geçer ve bu çok hoş bir şey. | Open Subtitles | ليس مثل فلوريدا , ولكن بالتأكيد هناك عدة أسابيع فى السنة |
| O zaman eski günlerdeki gibi olmaz. | Open Subtitles | ولكن حينها لن يكون مثل الأيام الخوالي أليس كذلك؟ |
| Buck ve benim bir gün çocuğumuz olsa Amber gibi olmaz. | Open Subtitles | إذا رُزقنا أنا و (باك) بطفل فإنهُ لن يكون مثل (آمبر) |
| Ve hiçbir şey olması gerektiği gibi olmaz. | Open Subtitles | لا شيء كان في مامضى يمكن أن يكون كما كان |
| Gel yat benimle. Evet, Hilton gibi olmaz ama... | Open Subtitles | حسناً ، إنه ليس مثل الفنادق ... العالمية ، ولكن |
| Kendi teknenle balığa çıkıyormuşsun gibi olmaz. | Open Subtitles | إنه ليس مثل رحلة الصيد السياحية. |
| -Onun gibi olmaz. Yapamazsın Amanda. | Open Subtitles | ليس مثل هذا اماندا |
| Anne'e söylemek, ailelerimize söylemek gibi olmaz. | Open Subtitles | أن نخبرُ "أن" لن يكون مثل أخبار أهلنا |
| şey, eskisi gibi olmaz ama, değil mi? | Open Subtitles | الامر لن يكون كما كان عليه , اليس كذلك؟ |
| Bunsuz Noel asla eskisi gibi olmaz diyorum. | Open Subtitles | أن عيد الميلاد لن يكون كما كان بدون... بدونه، لذا، الآن تفهمين |