| Barton, Ben Goss Ling, yüksek hasılat, özel kredilerden. | Open Subtitles | بارتون, وأنا لينغ جوس, ارتفاع الغلة, والقروض الخاصة. |
| Goss ayrılmak istedi ve bu benim de işime geldi. | Open Subtitles | جوس طلب تحويلًا، ولم أكن أمانع |
| Eğer şimdi burda oturup bunu tartışırsak, kim Goss'un listesindeki ortaklarını bulup düzenleyecek? | Open Subtitles | ليس اذا جلسنا وتجادلنا. ألم يكن من المُفترض أن تجدى قائمة بزملاء (جوس)؟ |
| Eminim Bay Goss'a bir satılık araba küpürü gösterirsen seninle ilgili düşüncelerini değiştirir. | Open Subtitles | حسناً , واثقة انه حين تري السيد جاس لقطة عن تلك السيارة العتيقة سيغير رأيه عنك فقط اسألي سيرينا |
| Howard Goss devlet savcılık dairesinin ceza dairesi ara müdürüyüm, Abrams'ın yerine geçtim. | Open Subtitles | هاورد جاس المدير المؤقت لمكتب المدعي العام الشعبة الجنائية تستولي على القضية |
| Lloyd'u Goss'dan kaçırıp oraya götürecektim. | Open Subtitles | كنت سآخذ (لويد) إلى هناك، وأهرب من (غوس) |
| Anahtar Goss Kardeşler Çilingir diye bir firma tarafından yapılmış. | Open Subtitles | صُنع بواسطة شركة اسمها اقفال الأخوة جوس |
| Goss Kardeşler kilitlerinden var mı diye bakacağız. | Open Subtitles | ابحثى لنرى اذا كان بهم اقفاة الاخوة جوس |
| Goss falan yok. Onu uydurdum. | Open Subtitles | لم يكن هناك أي "جوس"، لقد اختلقته |
| Cesetin kimliği David Goss. Doğu Los Angeles'ta uyuşturucu satıcısı, ayrıca bilgi veren birisi. | Open Subtitles | الميت اسمه (ديفيد جوس) انه تاجر يعمل بالشوارع فى جنوب "لوس أنجلوس" |
| Goss'a kimin bulaştırdığını bulmamız gerekiyor. Bir hafta içinde bağlantıya geçtiği herkesin listesini çıkarmanız gerekiyor. | Open Subtitles | سنحتاج لمعرفة مَن اصاب (جوس) بالعدوى ستحتاجين للبحث عن قائمة بكل مَن تورط فى حياته خلال الأسابيع الأخيرة |
| Bakın bakalım Goss'a bunu tedarik edeni bulabilecek miyiz. | Open Subtitles | ادخل شبكة (سالازار) اعرف اذا كان يمكنك إيجاد هذا المزود الذى باع لـ(جوس). |
| Adam ve ben, Goss ile alakalı bir şeyler bulduk. | Open Subtitles | -أنا و(آدم) وجدنا شيئاً للتو بخصوص (جوس ) |
| Nedir? Goss'un vücudunda tuhaf şeyler bulduğumu söylemiştim. Bozulmamış bir virüs parçasına rastladık. | Open Subtitles | وجدنا شيئاً غريباً فى نظام (جوس) وجدنا جزىء فيروسى متحول |
| Jack, ben Michelle. Virüslü cesedi Sağlık Servisi'ne bırakılan, David Goss'un en son uğradığı adresi bulduk. | Open Subtitles | لدينا عنوان (ديفيد جوس), الجثة المصابة التى اُلقيت عند الخدمات الصحية |
| Goss hakkında bildiğimiz tek şey bu. Burada uyuşturucu satarken yakalandığı adres var. | Open Subtitles | ها هو العنوان الذى قُبض على (جوس) فيه للاتجار فى المخدرات |
| Howard Goss bu dava hakkında benden bir şey duymak istemiyor. | Open Subtitles | هاورد جاس لا يريد ان يسمع هذا مني |
| Howard Goss ve Eyalet Avukat Departmanı takdire şayan incelik ve hızla davrandılar. | Open Subtitles | هاورد جاس) ومدعي الولاية العمومين) عملوا ببراعة وسرعة تثير الأعجاب |
| Onu kaçırması için Goss'a onlar para verdi ve o da oğlumu onlara verdi! | Open Subtitles | لأنهم دفعوا لـ(غوس) ليأخذه وقد سلمّه لهم! |
| Biliyor musun, Goss? Bu konuda ciddi olduğunu söyleyemem. | Open Subtitles | أتعرف يا (غوس)، لا أظنك جاداً في هذا! |
| Onu Goss götürdü ve polis bana yardımcı olamadı. | Open Subtitles | (غوس) أخذه، والشرطة لم تساعدني |