| Mira, Hindistan'daki Kızıl Haç'ın başına geçmesi için bir teklif aldı. | Open Subtitles | ميرا تلقّت فرصة عمل متجهة للصليب الاحمر في الهند, |
| Haklıysam Ryan'ın katilin elinde gördüğü şey Gerçek Haç'ın ilkel bir Latin taklidi. | Open Subtitles | و أذا كنتُ على حق .. ما رأه رايان بيد القاتل كان تدنيساً لا تينياً خاماً للصليب الحقيقي |
| Biz Kızıl Haç'ın yetkili şoförleriyiz, | Open Subtitles | نحن سائقان مفوّضان للصليب الأحمر، |
| - Eğer bu gerçek Haç'ın parçasıysa ona dokunmamalıyız. | Open Subtitles | لو أن هذا حقِيقى وهذا جُزء من الصليب إذن لا يتوجب علينا أن نقوم بلمسِه |
| - Haç'ın parçasının kutsal kase kadar değerli olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | ويقولون أن جزء من الصليب المُقدس وتُقدر أهميته مثل الكأس المُقدسة |
| Kuzey Fransa'da, Kızıl Haç'ın himayesinde bir bölüm açmışlar. | Open Subtitles | ولقد فتحوا فرعاً لهم في شمال فرنسا بدعم من الصليب الأحمر |
| VE siz bunun Haç'ın bir parçası olduğuna inanıyorsunuz? | Open Subtitles | أنت تصدق أن هذه جزء من الصليب |
| Bu gerçekten Haç'ın parçası. | Open Subtitles | هذا حقاً جزء من الصليب |