| Albie, eğer devreden çıkmak istiyorsan, en azından haberimiz olsun. | Open Subtitles | ألبي، إذا أردت الإختفاء فعلينا أن نعلم بذلك على الأقل. |
| Bu kasabadaki vampirlerden haberimiz yokmuş gibi davranacağımız kısmı geçelim lütfen. | Open Subtitles | لنتخطّى ذلك جزئية أنّنا لا نعلم بأمر مصّاصين الدماء الذين بالبلدة. |
| Gizli görevde o yüzden kişisel hayatından çok bir haberimiz yok. | Open Subtitles | إنه يعمل متخفي لذا لا نعلم الكثير عن حياته الشخصية آسفة |
| Bu bizim haberimiz değil. Bu bir haber bile değil, bir röportaj. | Open Subtitles | هذه ليست قصتنا حتى إنها ليست قصة إنها مقابلة |
| Koleradan kesinlikle haberimiz olurdu; ancak ishalden haberimiz olmuyor. | TED | جميعنا سمعنا عن الكوليرا، ولكننا لم نسمع بالإسهال. |
| Bu geceki sekizinci ve son hayvan haberimiz. | Open Subtitles | و ثامن وأخر خبر لدينا هو عن قصة حيوان الليلة |
| Eğer bu olaydan bahseden olursa haberimiz olacak. | Open Subtitles | مع الفخاخ الكلمة حتى إذا كان أي شخص يتحدث حول هذا الشيء، سنعرف |
| Sen sorumlu olsaydın 24 saat öncesinden haberimiz olurdu. | Open Subtitles | إذا كنتِ مسئولة، كنا سنعلم بالأمر منذ 24 ساعة باكراً |
| Belki de uzun süredir bu bağ kopuk ama bundan bizim haberimiz yok. | Open Subtitles | ربما ربما هذا كان مكسوراً لفترة طويلة ونحن الوحيدين الذين لم نعلم هذا |
| 1998'e kadar varlıklarından haberimiz yoktu. | TED | لم نكن نعلم أنها موجودة حتى العام 1988. |
| Kaydettiğiniz sinyallerden ve uzayın derinliklerinden gelen, benimle ilgili mesajlardan haberimiz var. | Open Subtitles | نعلم بأمر المراقيب ورسائل أعماق الفضاء المتعلقة بي اللاتي تلقيتموها. |
| Diamond Head'de olabilirler ve bundan haberimiz bile olmaz. | Open Subtitles | إذا قد يكون هناك أسطول كامل يتجه نحونا ونحن لا نعلم شيئاً عن ذلك |
| Şu ana kadar onun kim olduğundan haberimiz yoktu anlayın. | Open Subtitles | أرجوك أن تفهم أننا لم نكن نعلم من هي حتى الآن |
| Belki tekdüze bir hayatımız var da haberimiz yok. | Open Subtitles | ربما نكون فى حالة الركود, ولا نعلم بذلك. |
| Bu akşamki büyük haberimiz: Benim ölmem! | Open Subtitles | قصتنا الرئيسية الليلة، أنا على وشك الموت |
| Korkuların Küçük Dükkânı'ndaki oyuncu gezegenine dönene dek geceleri ana haberimiz bu olacak. | Open Subtitles | ستكون قصتنا كل ليلة حتى يعود كوكب الرعب والمخاوف إلى مكانه. |
| Patlamasından 15 dakika önce haberimiz oldu. | Open Subtitles | نعم، ونحن سمعنا عنه قبل 15 دقيقة من الإنفجار. |
| Sıradaki haberimiz ünlü iş danışmanı McMasters'tan iki haftadır haber alınamıyor. | Open Subtitles | و في خبر آخر, رجل الأعمال الشهير دان ماكمستيرز شوهد آخر مرة منذ أسبوعين |
| Önümüzdeki haftalarda, eski sevgililerinden uçan olursa, haberimiz olacak. | Open Subtitles | في الأسابيع القليلة القادمة أي صديق سابق سيقلع إلى أي مكان وبأي وقت فإننا سنعرف بأمره |
| Kesinlikle. Bunu bağladığında, bir şey bulursa haberimiz olacak. | Open Subtitles | بمجرد أن تتعلق بهذا الامر ستجد شيئاً, سنعلم ذلك |
| İlk haberimiz: Quahog'a yüksek miktarda metamfetamin giriş yapıyor. | Open Subtitles | خبرنا المهم , الميثامفيتامين تتدفق إلى كوهاغ |
| haberimiz olmadan New York limanına hiçbir şey girip çıkmayacak. | Open Subtitles | لا شيء يدخل أو يخرج من ميناء نيويورك دون علمنا |
| Sanirim siz ikinize birkac haberimiz daha var. | Open Subtitles | أظن إنه لدينا أنباء أخري أكثر لكم أنتم الأثنين. |
| O yüzden belki de kötü haberimiz iyi bir haberdir. | Open Subtitles | لذا ربما أخبارنا السيئة ... تكون طيبة في العموم |
| Son günlerde dikkatimizi çeken bir takım deliller olmasaydı, haberimiz olmaksızın cinayet işlemeye devam edecekti. | Open Subtitles | و لولا دليل معين جُلب الينا في الايام الماضية فقد يكون ما يزال يعمل بدون معرفتنا |
| Ciddi yarası olan herhangi biri gelecek olursa haberimiz olsun. | Open Subtitles | أيّ شخص يأتي بجرح رئيسي، نحتاج أن نعرف عنه |
| - Chloe! - Şanslıyız ki geliyor, yoksa haberimiz olmayacaktı. | Open Subtitles | من حسن حظي أنني فعلت, وإلا فلم نكن لنعلم |
| Önlüğünüzün altındaki tarayıcıdan haberimiz var şimdiden. | Open Subtitles | نعلمُ سلفًا بشأن الماسح الذي تُبقينه تحت مئزرتكِ. |
| Yaptığın dahiyane anlaşmadan haberimiz var. | Open Subtitles | نحن هنا لمساعدتك نعرف بشأن الصفقة اللامعة التي قمت بها |