| Beni ana haberlere sokabilir misin? Yani, bağlantıların var, değil mi? | Open Subtitles | هل يمكن أن تجعلني في نشرة الاخبار أعني، أنت عندك معارف،صحيح؟ |
| Beni ana haberlere sokabilir misin? Yani, bağlantıların var, değil mi? | Open Subtitles | هل يمكن أن تجعلني في نشرة الاخبار أعني، أنت عندك معارف،صحيح؟ |
| Ne kadar iyimserseniz, bu bölge beklenmeyen kötü haberlere karşı o kadar az tepki veriyordu. | TED | كلّما كنت أكثر تفاؤلاً، كلما قلّ احتمال أن تقوم هذه المنطقة بالاستجابة للأخبار السلبية غير المنتظرة. |
| Şimdi hepinizi test etseydim, kötü haberlere oranla, iyi haberlerden bu kadar öğrenirdiniz. | TED | فلو أني قمت الآن باختباركم جميعاً، هذا هو مقدارما قد تتعلمونه بشكلٍ أكبر من الأخبار السارة مقارنةً بالأخبار السيئة. |
| Birkaç ay önce haberlere çıkmıştı. | Open Subtitles | لقد رأيتها في نشرة الأخبار قبل بضعة شهور. |
| Gezegende neler olduğuna dair size ardı ardına iyi haberler verebilirim nelerin daha iyi olduğuna dair, fakat biz ani kötü haberlere konsantre olma eğilimindeyiz. | TED | فبإمكاني إعطاؤكم القصة الجيدة تلو الأخرى حول ما أصبح أفضل في كوكبنا، ولكننا نميل للتركيز على الأخبار السيئة الفورية. |
| Deniz buzunun giderek kaybolduğu ve en düşük seviyede olduğu ile ilgili haberlere boğuluruz hep. | TED | نحن نسمع طيلة الوقت على محطات الاخبار ان البحر المتجمد يتلاشى وان مستواه ينخفض |
| Ve bunlar, birçok yönden, sıkça haberlere konu olan Yemen'in hikayesinden farklı bir hikaye anlatıyorlar. | TED | وهذه بصورة ما تعبر عن زوايا جديدة من قصة اليمن التي نعرفها والتي عادة ما تتناقلها قنوات الاخبار |
| Yani eğer gelecek yıllarda haberlere hükmedecek bu gruplarla konuşmayı reddersek, radikalleşmeyi daha da ileri götüreceğimize inanıyorum. | TED | فاذا رفضنا الحديث الى تلك الجماعات الجديدة والتي سوف تكون مهيمنه على الاخبار لسنين قادمة سندعم التطرف اعتقد ذلك |
| Ama hikaye kitapları ve günlük haberlere göre bu işler her zaman böyle olmuyor. | TED | ولكن كتب التاريخ .. ونشرات الاخبار اليومية تقول عكس هذا تماما |
| - Hayır. 30 saniye önce haberlere geçtik. | Open Subtitles | كلا,لقد انتقلنا الى الاخبار منذ نصف دقيقه. |
| Yerel televizyon haberleri gittikçe büyüyor, ve ne yazık ki sadece yüzde 12'si uluslararası haberlere ayrılmış. | TED | التلفزيون المحلى يلوح بقوة، ولكنه للأسف يخصص 12 بالمئة فقط من تغطيته للأخبار الدولية. |
| Kendinizi neden kötü haberlere maruz bırakasınız ki? | TED | لماذا ترغب طواعيةً في تعريض نفسك للأخبار السيئة؟ |
| Ne zaman haberlere bir hikâye çıksa bunlardan düzinelerce gelir. | Open Subtitles | يأتينا عشرات الأشخاص مثله كلما ظهرت قصة بالأخبار والآن، أسدي إليّ معروفاً.. |
| İşi aldığından beri ilk kez bu kadar haberlere çıktın. | Open Subtitles | هذه أول مرة تظهرين فيها في نشرة الأخبار منذ إعلان التأكيد. |
| haberlere yorum yapıyor, sosyal medyada fikirlerimizi paylaşıyor, yürüyüş yapıp protesto ediyoruz... | TED | فترانا نعلق على الأخبار وننشر آراءنا على شبكات التواصل وننظم مسيرات ونتظاهر... |
| haberlere göre çok şiddetli rüzgarlar saatte 90 km hıza kadar ulaşmış. | Open Subtitles | وفق التقارير , سرعة العاصفة كانت, أكثر من 60 ميل في الساعة, |
| Kendinizi kötü haberlere hazırlasanız iyi olacak. | Open Subtitles | أنت من الأفضل أن تعد نفسك لبَعْض الأخبارِ السيئةِ |
| Nerede olduğunu biliyorum. haberlere çıktınız. | Open Subtitles | أعلم أين كنتِ, إنه في جميع نشرات الأخبار |
| Komik birşey denersen, sokakta striptiz yaparım haberlere çıkmasını garanti ederim. | Open Subtitles | جرب أي شئ مسلي سأرقص في الشارع سأضمن سيظهر في الأخبار |
| Haberleri dinliyorum. Eğer devam eden savaşta eski güç dengeleri tekrar sağlanabilirse... Burada artık haberlere ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | انا استمع للاخبار نحن لا نريد اخبار هنا بعد الآن |
| Denemeye kalkma bile. haberlere çıktın. Şuna bir bakalım! | Open Subtitles | لا تحاول هذا أنت تملأ الأنباء , دعنا نرى |
| Majesteleri, aldığımız haberlere göre, İmparator, Fransızlar'la Crécy'de bizden ayrı bir antlaşmasını sonuçlandırmakla kalmamış, aynı zamanda kızının, Orleans Dükü ile evleneceği sözünü vermiş. | Open Subtitles | صاحب الجلالة لقد تلقينا أنباء بأنه فضلا عن قيامه بإختتام معاهدة السلام المنفصلة |
| Diğer taraftan ulusal ve uluslararası önemli haberlere bir dakikadan az süre ayrılmıştı. | Open Subtitles | لكن كان عندك أقل من دقيقة عن المواطن الصعب والأخبار الدولية |
| Bu şey yerel haberlere zaten çıktı. | Open Subtitles | بدأ هذا الشيء بالفعل يتصدر الأخبار المحلية |
| Son gelen haberlere göre dün gece Los Angeles'ta, polis tarafından altı çete üyesi öldürüldü. | Open Subtitles | ... و عن الأخبار المحلية مصرع 6 من أفراد إحدى العصابات ...في تبادل لإطلاق النار ليلة أمس |