| Toprakları boş adamlara verdik, keşişlerimiz tembel, para yönetemiyoruz ve kilisemiz de bu hâlde olunca, hacılar bile ziyarete gelmiyor. | Open Subtitles | بالإضافة إلى المستأجرين السيئين و الرهبان الكسالى ، و التمويلات السيئّة و الكنيسة في مثل هذا الأهمال لن يزورها الحجاج |
| Hey, hey, hey. hacılar, Kızılderililer, kavga etmeseniz? | Open Subtitles | حسنا , ايها الحجاج والهنود هل يمكننا ان نتوقف عن القتال ؟ |
| Bence 500 yıl önceki hacılar, yolculuktaki konforlarını bizden daha çok göz ardı etmemiştir. | Open Subtitles | لا أعتقد أن الحجاج قبل 500 سنة تجاهلت وسائل الراحة على الطريق أكثر من الآن |
| Eğer burada hacılar olursa ölümler olacaktır. | Open Subtitles | إذا كان هناك حجاج هنا, سوف تكون هناك وفيات. |
| Oğlum, kötü bir ülkedeki hacılar gibiyiz. | Open Subtitles | يا بنى نحن حجاج فى أرض غير مقدسة |
| Ama hacılar, tedavi için sürekli buraya gelecekler. | Open Subtitles | كلاّ، ولكن سيظلّ الحجّاج يتوافدون إلى هنا دائمًا للعلاج |
| Ordular savaşmak, hacılar ise huzuru bulmak için yürüyor. | Open Subtitles | مسيرة الجيوش للحرب. مسيرة الحجاج نوع جديد من السلام. |
| hacılar Aziz Peter'e daha cömertçe bağış yapmak isteyecekler. | Open Subtitles | الحجاج سيتبرعون بسخاء لتعافي القديس بطرس. |
| hacılar Roma'ya akın ediyorlar papalık kasalarını dolduruyorlardır. | Open Subtitles | الحجاج يتدفقون الى روما, يملئون خزينة البابويه, وهذا انا لا اشك فيه, سيكون اعتداء علي. |
| Bu hacılar çok kutsal bir yere ibadet etmeye geliyor. | Open Subtitles | إن هؤلاء الحجاج في رحلة إلى مكان مقدس. |
| Tüm iyi hacılar gibi, ben de uzun bir yol kat ettim ve sonunda cennete ulaştım. | Open Subtitles | مثل الحجاج الجيدين, اتتبع الطريق لقد حضرت... الجنة |
| Sanırım buradaki tek hacılar biziz. | Open Subtitles | اعتقد اننا الوحيدين هنا من الحجاج |
| hacılar, tıkanıklık yaşayan bir yazarın kaygılı durumuna tanıklık etmekte. | Open Subtitles | هناك حركة على كامينو اليوم الحجاج يقفون في طوابير ليشهدوا حالة من قلق الكاتب من ينسى ... |
| Beni bunu yapmaya hacılar zorladı! | Open Subtitles | الاحتيال الحجاج جعلوني اضطر لذلك |
| Fısıh Bayramının ilk günlerinde Yahudi hacılar tapınağa günlük ziyaretlerini gerçekleştirirdi. | Open Subtitles | فى اسبوع قياده "الفصح"، الحجاج اليهود يزورون المعبد يومياً |
| hacılar ve Osmanlı askerleri ona biniyor. | Open Subtitles | يركب به الحجاج وعساكر العثمانيين |
| Eğer biz olmasaydık hacılar susuzluktan kuruyup kavrulacaklardı. | Open Subtitles | الحجاج ناشفون إذا لم تكن لنا |
| Bu durum hacılar için problemlere neden oluyor. | Open Subtitles | وستسبب مشكلة لطرق الحجاج |
| Sistemdeki tüm hacılar Shen-Marak Halkası'nı görmek için geliyor. | Open Subtitles | يأتي حجاج من كل أنحاء النظام لرؤية حلقة "شين ماراك" |
| Dualarınızı okuyun hacılar! | Open Subtitles | انهوا صلاتكم يا حجاج |
| hacılar. | Open Subtitles | هم حجاج |
| Tüm dünyadan hacılar buraya, Bodh Gaya'ya, gelirler. | Open Subtitles | (يأتي الحجّاج إلى مقاطعة (بودا غايا من مختلف أرجاء العالم |