| haksız bir savaşta çarpıştığın için gurur duyduğuna dair nutuklar atıyorsun. | Open Subtitles | أنت تلقي خطابات عن مدى فخرك بخوضك غمار حربٍ غير عادلة |
| Hangisini seçerseniz seçin, haksız bir sonuç verdiğini düşünmek mümkün. | TED | ولكن أيّاً كان خيارك، من الممكن تخيل أنها تقدم نتيجة غير عادلة. |
| Bu şekilde haksız bir avantaj da olmamış olurdu. | Open Subtitles | بهذه الطريقة, لا أحد سيكون له أفضلية غير عادلة. |
| Yalnızca en iyi takımlar son teknoloji ekipmanı alabilir, bu MotoGP dünyasının haksız bir gerçeğidir. | Open Subtitles | فقط الفرق الكبرى هي التي تحصل على آخر المعدات حقيقة غير عادلة في عالم الموتوجيبي |
| Bazılarına göre canavarların haksız bir üstünlüğü var. | Open Subtitles | الذين يمتلكون، كما يقول البعض، مزية غير عادلة. |
| Asılsız suçlamaların seni haksız bir savaşa sürüklemesine izin verme. | Open Subtitles | لاتسمح للإدعاءات الخاطئة بجرك الى معركة غير عادلة |
| Ona elimden geldiğince açık ve basit şekilde ibadet olayının neden haksız bir zorlama olduğunu neden rasyonelliğe aykırı olduğunu açıklamaya çalıştım. | Open Subtitles | حاولت أن أشرح له بشكل واضح ما استطعت وبعقلانية ما أمكنني لماذا متطلبات الكنيسة غير عادلة |
| Evet, belkide haksız bir avantaja sahibimdir. | Open Subtitles | حسناً, ربما لدىّ ميزة غير عادلة |
| Bu haksız bir avantaj olurdu. | Open Subtitles | أعني، تلك ميزة غير عادلة حقـًا |
| haksız bir savaştaydı. | Open Subtitles | كان يحارب في حرب غير عادلة |