| Bu iki alışveriş merkezinin arasında halledemeyeceği bir şey değil. | Open Subtitles | هذا ليس بشىء لايمكن معالجته ضمن حدود مركز التسوق |
| Birkaç tek söğüt kabuğunun halledemeyeceği bir şey değil. | Open Subtitles | ليس بشئ ستعجز كأسين من الخمر عن معالجته |
| - Yeni ve tehlikeli. - Flash ve Kid Flash'ın halledemeyeceği bir şey olamaz. | Open Subtitles | حسنًا، ليس شيئًا يعجز (البــرق) و(الفتى البــرق) عن معالجته |
| Bir viski ve sodanın halledemeyeceği bir şey değildi. | Open Subtitles | لن يصلح الامر الا القليل من سمك البروبون و الصود |
| Biraz viski ve sodanın halledemeyeceği bir şey değil. | Open Subtitles | لن يصلح الامر الا القليل من سمك البروبون و الصود |
| Kuru temizlemenin halledemeyeceği bir şey değil. | Open Subtitles | لا شيء، القليل من التنظيف الجاف لن يعالجها |
| Ama paranın halledemeyeceği şeyler de var. | Open Subtitles | "لكن ثمة أشياء لا يمكن للمال أن يعالجها" |