| Dur bakalım, barmen. Yanlış anlamadıysam, bu hanımın istediği içkinin adı Minnesota Tsunamisi. | Open Subtitles | انتظر لحظة يا ساقي الحانة لو لم أكن مُخطئ فالمشروب الذي طلبته السيدة |
| hanımın ahlâkının siyasetinden daha net olup olmadığını sorgulamak zorundayım. | Open Subtitles | وأنا مضطر للسؤال إن كانت أخلاق السيدة أفضل من سياستها |
| Kendi refahına kayıtsız kalsan da bu İngiliz hanımın şerefine biraz ilgi gösterebilirsin. | Open Subtitles | قد لا تبالي بحياتك لكن ربما لديك بعض المبالاة لشرف هذه السيدة الإنكليزية |
| Beyaz hanımın canı çekiyor. | Open Subtitles | السيّدة البيضاء ستقضي معنا بعض الوقت هنا. |
| Diyelim eve getirdiğiniz genç hanımın üstünde kışlık kıyafetler var. | Open Subtitles | لنقول ان السيده التي تأتي بها للمنزل ترتدي ملابس شتوية |
| Hala hanımın için çadır kuramayacaksın, çünkü o bir hanım. | Open Subtitles | ما زلتَ لا ترغب بنصب خيمة لسيدتكَ لكن هذا فقط كما تعلم لكونها سيّدة |
| Ot satamıyor, çünkü hanımın satıyor. | Open Subtitles | أجل, لانه لن يستطيع بيع مخدراته ...بعد الأن لأن سيدتك تقوم بذلك |
| İşe bak! Simmons hanımın küvetindeki suyu açık bıraktım. | Open Subtitles | ياللهول , لقد تركت المياه مفتوحة فى حمام تلك السيدة اللعينة |
| Ben küçük hanımın yorumunun, fasulyeleri dökeceğinden korktum. | Open Subtitles | كنت خائفا أن ملاحظة السيدة الصغيرة سوف تكشف السر |
| Şimdi küçük hanımın başı ağrıyor. | Open Subtitles | الان السيدة لديها صداع تفضل البقاء وحدها |
| Bu küçük hanımın acil olarak kuru elbiseye ihtiyacı var. | Open Subtitles | هذه السيدة المسكينة في حاجة ماسة لبعض الملابس الجافة |
| Bu küçük hanımın acil olarak kuru elbiseye ihtiyacı var. | Open Subtitles | هذه السيدة المسكينة في حاجة ماسة لبعض الملابس الجافة |
| Öncelikle, Üçüncü hanımın evine gidip Efendi'yi selamlayın. | Open Subtitles | أولاً .. اذهبي لتحية السيد في بيت السيدة الثالثة |
| Belli ki, bu genç hanımın durumu bu şartlar altında pek de iyi görünmüyor. | Open Subtitles | هذه السيدة الصغيرة يبدو أنه من المحزن بل من الأسوأ تغير الظروف |
| hanımın, bize söylediklerinden endişelenmedik mi? | Open Subtitles | لقد أصابنا القلق حول ما قالته لنا السيدة |
| Yaşlı hanımın cüzdanını çaldık. | Open Subtitles | سَرقنَا محفظةِ تلك السيدة الكبيرة السنِّ |
| Şu hanımın cesedinin yanında arabana ait lastik izleri bulduk. | Open Subtitles | لقد عثرنا على آثار للإطارات الخاصة بسيارتك بالقرب جثة هذه السيدة |
| hanımın oyuncağı olmasaydın, çoktan denizin dibini boylamıştın. | Open Subtitles | لو لم تكن الفتى لعبة السيدة, لكنا أغرقناك منذ فترة طويلة. |
| Biliyorum burada bu güzel hanımın evden dışarı çıkmasını kutlamak için toplandık. | Open Subtitles | أعلم أننا هنا للاحتفال ونخرج هذه السيّدة الجميلة خارج المنزل |
| Küçük hanımın gözüne girmek istiyorsan, dosdoğru hedefi bulmak zorundasın. | Open Subtitles | هذا هو الأتفاق إذا أردت أن تغازل السيده الصغيره فإنطلق إلى هدفك مباشرة |
| Bir beyefendi, bir hanımın önünde asla puro içmez. | Open Subtitles | السيّد النبيل لا يُدخّـن في وجود سيّدة |
| Bekleyin, tatlım. hanımın nerede? | Open Subtitles | أستمري بالأنتظار عزيزتى , أين سيدتك ؟ |
| Romalı bir hanımın kaşıntısı tutamaz mı? | Open Subtitles | ألا يمكن لسيدة رومانية أن تحك جلدها؟ ـ لم لا تستحم ؟ |
| Nancy'ye hanımın kimseyle görüşmesine izin verme demiş. | Open Subtitles | لقد قالت نانسى ان سيدها اخبرها بألا تدع سيدتها ترى اى احد |