| En son buradayken, Hanımefendilerinin özür dilemesi için para bile verebilirdin. | Open Subtitles | عندما كنت هنا في الماضي كنتي تدفعين المال من أجل أن ترين سيادتها تأكل الوحل |
| Hanımefendilerinin kederini dindirmek için bir öğle yemeği düzenleyecek. | Open Subtitles | إنها تقيمُ حفلة غداء لمساعدة سيادتها في حزنها |
| Hanımefendilerinin eve dönüşünü berbat etmekten nefret ediyorum ama Bayan Patmore'la ilgili ne yapacağız? | Open Subtitles | أنا أكره أن أُفسد عودة سيادتها للمنزل لكن ما الذي سنفعلهُ بشأنِ السيدة "باتمور"؟ |
| Ama Hanımefendilerinin mektubunu okumuşlarsa bunu biliyorlardır? | Open Subtitles | لكن إن قاموا بقراءة رسالة سعادتها ألم يعلم والديه؟ |
| - Hanımefendilerinin gelişme kaydetmediğini duydum. | Open Subtitles | -لقد سمعت بأن سعادتها ليست على مايرام |
| Ve Hanımefendilerinin dediğinden kadın haklarını desteklediğinizi anladım. | Open Subtitles | و مِن ما قالتهُ سيادتُها بدا وكأنكِ تدعمين حقوق المرأة |
| Peki, Hanımefendilerinin Cuma günü tanıştırmak istediği o yaşlı yarasa da kim öyle? | Open Subtitles | أعني، من هذه العجوز... الخفاش سيادتها تريد مقابلتي يوم الجمعة؟ |
| Bugün gidiyor. Hanımefendilerinin erkek kardeşiyle ilgili bir mevzu. | Open Subtitles | سيغادر اليوم، حدث شيء لشقيق سيادتها. |
| Bizde sizinkilerle birlikte Hanımefendilerinin de bacak ölçüleri bulunuyor olmalı. | Open Subtitles | لدينا مقاسات أقدام سيادتها. |
| Hanımefendilerinin hiç hoşuna gitmiyor, benim de. | Open Subtitles | سيادتها تهلع من هذا وكذلك أنا |
| Ben de Bayan O'Brien, Hanımefendilerinin hizmetçisi. | Open Subtitles | وأنا سيدة (أبراين) خادمة سعادتها. |