| Ajan Broyles size haftalık 200 dolar harçlık verileceğini söyledi. | Open Subtitles | أنه صرح لك بــ 200 دولار مصروف إسبوعي 200دولار ؟ |
| Ona ne istiyorsa ver-- fazla harçlık, yeni bir bisiklet-- | Open Subtitles | آسف أعطيه اي شي يريد مصروف اكثر ، دراجة جديدة |
| Ekstra harçlık için değil mi? | Open Subtitles | القليل من التغيير فى مصروف الجيب, أليس كذلك؟ |
| Bütün arkadaşlarım benden daha fazla harçlık alıyor. | Open Subtitles | جميع أصدقائي يأخذون مصروفاً أكثر مما أخذ |
| Aynı zamanda bana, haftada 25 dolar harçlık ve limitsiz metro kartı veriyor. | Open Subtitles | وهي أيضاً تعطيني مصروفاً قدره 25 دولاراً في الشهر إضافة إلى بطاقة مترو لا تنفد |
| Şu andan itibaren, aylık harçlık alacaksın. | Open Subtitles | من الآن فصاعداً سوف يتم منحكِ علاوة شهريّة |
| Genelde babalar çocuklarına harçlık verir. Evet. | Open Subtitles | تقليدياً الأب يعطي الأبن المصروف |
| Burada işimiz bitmedi. Bazı sınırlar koyuyorum. Artık harçlık yok. | Open Subtitles | نحن لم ننتهي من نقاشنا ، سأضع بعض الحدود لا مصروف بعد اليوم. |
| Bu da, bu hafta sana harçlık yok demek. | Open Subtitles | هذا يعني لا .مصروف لكي هذا الأسبوع |
| Yarından itibaren okul yok, harçlık yok. | Open Subtitles | ، من غداً، لا مدرسة . ولا مصروف |
| Giysilere ihtiyacı olacak. Haftalık harçlık vermek gerekecek. | Open Subtitles | سيحتاج إلي ملابس, و مصروف اسبوعي |
| Zaten her yaptığın şeyi ödüyorum... ..niye bir de harçlık vereyim? | Open Subtitles | ! ثمّ تطلب مني مصروف جيب ؟ بعد أن أدفع ثمن كل ما تحتاجه في حياتك |
| harçlık alan kimi tanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعرف شخصاً يعطيه والده مصروف جيب ؟ |
| Ondan harçlık iste. | Open Subtitles | إذن لم لا تسأله هو أن يعطيك مصروف جيب |
| Ama ben çocukken, bir defasında daha fazla harçlık istedim, babam delirdi. | Open Subtitles | لكن حينما كنتُ طفلاً، المرة الوحيدة التي طلبتُ بها مصروفاً أكثر، جن جنون والدي حينها |
| Çok az harçlık alan çocuklar içindir. | Open Subtitles | هذه للأطفال الذين يأخذون مصروفاً ضئيلاً |
| Ona, yüklü miktarda harçlık veriyorum. | Open Subtitles | أعني، إنّي أعطيها مصروفاً كبيراً. |
| Sen zilyoner gibi bir şeysin, ben ise harçlık bile alamıyorum. | Open Subtitles | أنت مثل، شخص فاحش الثراء أو شيء من هذا القبيل، وأنا لا أحصل على علاوة حتّى. |
| İlk kural bana her hafta harçlık vereceksin. | Open Subtitles | حسناً، القاعدةالأولىهى... . أنه عليك أن تعطينى علاوة كل أسبوع |
| İş yoksa harçlık da yok. | Open Subtitles | حسناً، طالما لا عمل، فلا علاوة |
| Sana biraz harçlık vereyim. | Open Subtitles | هاك بعض المصروف. |
| Benim harçlık olayını bir daha gözden geçirsek iyi olacak. | Open Subtitles | سيتوجب علينا الكلام عن علاوتي. |