| Dünya üzerindeki tüm harikulade omurgalıları oluşturmasını ve çeşitlendirmesini mümkün kıldı. | Open Subtitles | مكن التطور من التنويع و خلق كل الفقاريات الرائعة على الأرض |
| Orada olduğunuzda bu harikulade dünyanın içine giriyorsunuz. | TED | حينما تكون هناك فأنت مغمور تماماً في هذه البيئة الرائعة. |
| Sağa sola bakınırken bu harikulade resmi buldum. | TED | وكنت أبحث في جميع الأنحاء ولقد وجدت هذه الصورة الرائعة. |
| Seni bu harikulade derin düşüncelerle baş başa bırakıyorum. | Open Subtitles | لا بأس, أنت فقط أستمري في التفكير بتلك الأفكار المذهلة و العميقة, حسناً ؟ |
| harikulade! | Open Subtitles | -يا نجم النجوم ! بديع! |
| İtiraf etmeliyim ki, bu şiir harikulade bir yeteneği sergiliyor. | Open Subtitles | أن هذه القصيدة تظهر موهبة شعرية أكثر إستثنائية. |
| Çok güzel bir gül, harikulade hatta. | Open Subtitles | وردة جميلة جداً. أعجوبة. |
| Şu kadarını söylemeliyim ki piyanoyu harikulâde çalıyorsunuz. | Open Subtitles | هل لي أن أقول بأن وسائلك سامية |
| Bütün dünya harikulade müziğini dinleyebilecekler Dokuzyüz... | Open Subtitles | العالم كله سوف يستمع إلى موسيقاك الرائعة يا 19 |
| Böylece dünyanın her yerindeki insanlar... senin harikulade müziğini dinleyebilecekler Bin Dokuz Yüz | Open Subtitles | العالم كله سوف يستمع إلى موسيقاك الرائعة يا 19 سوف يستمع إلى موسيقاك الرائعة يا 19 |
| Tek dizinin üstüne çöküp, bu harikulade silahı eline verdiğini düşünebiliyor musun? | Open Subtitles | هل تستطيع أن تتخيّل نفسك جاثياً على ركبة واحدة أمامها وأنت تحمل قطعة السلاح الرائعة هذه؟ |
| Hiç beklemediğim bir anda, harikulade bir genç kadına dönüştün. | Open Subtitles | .. كأنكِ تحوّلت إلى تلك الشابّة الرائعة عندما لم أكن أنظر إليكِ |
| Her zaman istediğim evlat olduğun ve böylesine harikulade bir aile yarattığın için. | Open Subtitles | لكونك الأبن الذي طالما رغبت به ولتكوينك مثل هذه العائلة الرائعة |
| Bu harikulade insan için ne söylersem söyleyeyim söylediklerim onu tarife yetmez. | Open Subtitles | أي شيء سأقوله حول هذه الشخصية الرائعة لن يكون قريب من وصف روعتها. |
| Ben de sizin hakkınız da harikulade şeyler işittim. | Open Subtitles | لقد سمعت عنك العديد من الأمور الرائعة كذلك |
| Seni bu harikulade derin düşüncelerle baş başa bırakıyorum. | Open Subtitles | لا بأس, أنت فقط أستمري في التفكير بتلك الأفكار المذهلة و العميقة, حسناً ؟ |
| Emily'e ait olan bu taramalara bir bakarsanız eğer, farklı yüz ifadelerinle birlikte insan yüzünün devasal boyutta ki harikulade şeylerini görebilirsiniz. | TED | إذا أخذتم نظرة على هذه المسوحات التي لدينا لإيميلي، يمكنكم رؤية أن الوجه البشري يقوم بكمية كبيرة من الأشياء المذهلة بينما تنتقل بين مختلف تعابير الوجه. |
| harikulade. | Open Subtitles | بديع.. |
| harikulade. | Open Subtitles | بديع |
| Genlerin harikulade, biliyor muydun? | Open Subtitles | جيناتكِ إستثنائية.. هل تعلمين ذلك؟ |
| Daniel asteroit bölgelerinden uzak durmamıza yarayabilecek, gerçekten harikulade yörüngelerin çizili olduğu bir takım çizelgeler hazırlamış. | Open Subtitles | أَعْني، انها إستثنائية جداً... تحدد مسارات وطرق لتجنب مجموعه الصخور |
| Gelmiş geçmiş en harikulade filmi çekeğiz! | Open Subtitles | أن أصنع أعجوبة الأفلام |
| Çok harikulâde. | Open Subtitles | إنها سامية للغاية |
| Aramaktan vazgeçseydim bu harikulade erkek arkadaşımı asla bulamazdım. | Open Subtitles | أعني، لو كنتُ توقّفتُ عن النّظر لمّا وجدتُ صديقي الرّائع. |
| "Öyle parlak, harikulade ve pürüzsüz bir ışıktı ki." | Open Subtitles | ضوء رائع ومدهش جدا و رغم ذلك بسيط جدا |