| Bir pazar sabahı, onun çok hasta olduğunu söyleyerek çağırdılar. | Open Subtitles | استدعوني في صباح الأحد وأخبروني أنها مريضة جداً. |
| Aklından geçenleri bilse hasta olduğunu düşünürdü. | Open Subtitles | إذا عرفت ما يدور فى رأسك ستعتقد أنك مريض. |
| Bir kişi hasta olduğunu söylediğinde ve işlerini nasıl etkileyeceğini bilmediklerinde bir müdürün cevabı ne olmalı? | TED | وعليه فإن رد فعل المدراء الأولي حين يخبرهم شخص ما أنه مريض وهم لا يعلمون كيف سيؤثر ذلك على عملهم؟ |
| hasta olduğunu biliyorum ama bir an evvel aklını başına toplaman gerek. | Open Subtitles | اعلم أنكِ مريضة وكل ذلك لكن يجب أن تري الحقيقة التي تجهلينها |
| Onları okula bırakırım, hasta olduğunu söylerim. | Open Subtitles | سوف أصطحبهم إلى المدرسة، وسأخبرهم أنك مريضة |
| Ben sadece ona teşekkür etmek istemiştim ama onu görünce hasta olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | كل ما أردته هو شكرها، وعندما رأيتها، أدركتُ أنها كانت مريضة. |
| Ertesi gün, 24 Nisan'da Monroe tekrar hasta olduğunu bildirdi. | Open Subtitles | في اليوم التالي 24 إبريل قالت مارلين أنها مريضة |
| 7 Mayıs Pazartesi Marilyn 10. kez hasta olduğunu bildirdi. | Open Subtitles | في يوم الإثنين 7 مايو قالت مارلين أنها مريضة للمرة العاشرة |
| hasta olduğunu bilen bir tek ben varım. | Open Subtitles | , هي في دار ضيافة و أنا الشخص الوحيد الذي يعرف أنها مريضة |
| Osuran kadın aradı ve hasta olduğunu söyledi, bu yüzden sana tavuk çorbası yapaya geldim. | Open Subtitles | المرأة ذات غازات البطن إتصلت و قالت أنك مريض لذا قد أتيت لأصنع لك حساء الدجاج |
| hasta olduğunu, ne kadar süren kaldığını ve kefaletle çıkmayacağını biliyorlar. | Open Subtitles | يعلمون أنك مريض ويعلمون كم لديك من الوقت لتحياه ويعلمون أنك لن تدفع كفالة الإفراج |
| Yüce İsa, senin hasta olduğunu biliyordum ama senden hiç böyle şeyler duyabileceğimi beklemiyordum. | Open Subtitles | يا إلهي! كنت أعرف أنك مريض لكن لم أتوقع أن أسمع منك قولاً كهذا |
| hasta olduğunu ve birkaç gün dinlenmek istediğini belirten bir not göndermiş. | Open Subtitles | لقد أرسل ملحوظة يقول فيها أنه مريض ويطلب راحة لبضعة أيام |
| Rakosi pek tabii hasta olduğunu zannetmiyordu, fakat o günlerde hastalık politik bir karardı. | Open Subtitles | بالطبع لم يصدق راكوشي أنه مريض لكن في تلك الأيام بالطبع كان المرض قرارًا سياسيًا |
| Efendim, sokağın köşesinde birini böcek yerken görseniz o kişinin zihinsel hasta olduğunu söyler misiniz? | Open Subtitles | سيدي، لو شاهدت شخصاً ما يأكل الحشرات على قارعة الطريق. هل كنت لتقول أنه مريض عقلي؟ |
| Köpek gibi hasta olduğunu, ciğerlerin çıkacakmış gibi öksürüyorsun. | Open Subtitles | و أنكِ مريضة جداً، و تبصقين بعض الأشيائك من فمك. |
| Şu an yapıyorsun, çünkü hasta olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | و لكنك تفعلين هذا الآن لأنك تظنين أنك مريضة |
| Yani size hasta olduğunu söylemeye bile çalıştım. Ama başarısız oldun, ne kadar inandırıcı. | Open Subtitles | أعني, حتّى أنني حاولت إخباركم أنها كانت مريضة. لكنكِ فشلتِ تمامًا. |
| Kız arkadaşım da gelecekti ama arayıp hasta olduğunu söyledi. | Open Subtitles | كان من المفترض أن تأتي صديقتي ولكنها اعتذرت بسبب المرض. |
| Ona senin çok hasta olduğunu ve... tedavin konusunda onun... yardımcı olabileceğini söyledim. | Open Subtitles | أخبرتها بأنك مريض وإنها قد تكون قادرةً على مساعدتك بالمعالجة |
| Şey hasta olduğunu söylemiş, ama dün gayet iyi görünüyordu. | Open Subtitles | حسناً يقول بأنه مريض لكنه كان بخير البارحة |
| - Yani? - Bu adamın hasta olduğunu, kanser taşıdığını söyledin. - Muhtemelen öyle. | Open Subtitles | الرّجل الآخر، تقولين أنّه كان مريضاً بالسرطان أيضاً. |
| Çok hasta olduğunu duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت بأنكِ مريضة |
| McDonald'a hasta olduğunu söyledim. | Open Subtitles | قلت لـ ماك دونالد انك كنت مريضاً |
| Justus hasta olduğunu söyledi. - Derdine deva var. | Open Subtitles | جوستيس يقول انك مريض هناك من يستطيع مساعدتك |
| Ve bize ne kadar hasta olduğunu anlatmak istiyorsun değil mi Walter? | Open Subtitles | و أظن انك تريد بشكل يائس ان تخبرنا بالضبط كم انك منحرف بالضبط والتر أليس كذلك؟ |
| Sabah gelip görevini yapamayacak kadar hasta olduğunu bildiririm. | Open Subtitles | سآتي في الصبـاح وأعلن بأنّك مريض للغـاية |