| Şimdi bu karaktere bir güç çarpacak, o Havadayken bunu fark edecek ve düştüğü yönde kollarını uzatmaya çalışacak ve bunu başararcak. | TED | هذا الشخص سيتم ضربه بقوة ، سيدرك عندما يكون في الهواء أنه أصيب وسوف يحاول ، أيضا ، تحريك ذراعيه في اتجاه مكان السقوط |
| Sinek 5 diyen kişi dur desin, kartlar Havadayken, tamam mı? | TED | الشخص الذي قال خمسة الاسباتي , هو من يقول ,توقف, عندما تكون الاوراق في الهواء, حسنا؟ |
| Havadayken dönüş yapıldığında ne yapıyorsun, göster onlara. | Open Subtitles | أريهم ماذا تفعل عندما يكونون في الهواء يقومون بهذه الحركات |
| Yani, aldırış etmezdi ama iki seferinde de Havadayken kapıyı açar, emniyet kemerini çözer ve bana bakarak öylesine beklerdi. | Open Subtitles | أعني، كانت تتظاهر باللامبالاة لكن في كلتا المرّتين عندما حلقنا بالهواء |
| Bu beni Havadayken vurduğun için. | Open Subtitles | هذه من اجل اطلاق النار علي وانا بالهواء |
| Buna rağmen, hareketle ilgili büyük bir sorun var ve o da Havadayken bir yere uyum sağlamanın gerçekten zor olması. | TED | وحتى الآن، هناك مشكلة كبيرة مع الترحال، وهذا هو أنه من الصعب حقاً أن تحدد اتجاهك عندما تكون في الجو. |
| İki gümüş doları birden Havadayken vuran kimse olmadı! | Open Subtitles | لا يوجد من يستطيع إصابة عملتين وهما فى الهواء |
| Havadayken onları üzerimden atarım, çok azı omuzlarımda kalır. | Open Subtitles | إننى ألقى بهم فى الهواء و القليل منها تحط على كتفى |
| Uzun pas attığında, top tam Havadayken gireceğiz. | Open Subtitles | سنبدأ عندما ترتفع الكرة في الهواء بتمريرة طويلة |
| Havadayken şunun farkına vardım sahanın ortasından, potaya 20 metre mesafede atışa kalkmıştım. | Open Subtitles | و أنا في الهواء أدركت أنني في منتصف الملعب على بعد 70 قدم من السله |
| Havadayken akıntı yapabilirdi. | Open Subtitles | كان من الممكن أن يحدث لها هذا الإنهيار عندما تكون في الهواء |
| Havadayken ayaklarım yandaydı. | Open Subtitles | عندما أرتفع في الهواء و الأرجل تكون هناك |
| Ayakları Havadayken çok da erkek denemez. | Open Subtitles | ليس وضيعاً جداً عندما يرفع ساقيه في الهواء. |
| Havadayken ve yerdeki herkes parmağıyla bizi gösterirken senin yanında uçmak çok değişik bir duyguydu. | Open Subtitles | عندما كنا في الهواء وكل الناس يشيرون إلينا أحسست بشعور مختلف وأنا أطير إلى جانبك |
| Havadayken, ikiye ayrılacak şekilde tasarlanmışlar, böylelikle vuruş alanları genişlemiş ve hata payı neredeyse hiç kalmamış. | Open Subtitles | إنها مصممة لتنفصل في الهواء مما يوسع قطر الإصابة و يجعلها أكثر دقة بنسبة 100 بالمئة |
| - Tam Havadayken çeker beni. | Open Subtitles | وتقوم بمحاولة مسكي وأنا بالهواء |
| Keanu'nun havada olduğu şu sahne. O Havadayken sahne donar ve 360 derecelik çekim. | Open Subtitles | حسناّ ، ذلك المشهد عندما (كنيو) متعلق بالهواء ، وهو بالهواء متجمدالحركة،ومن ثممشهد يدور حوله 260درجة.. |
| Ellerim Havadayken çok zor olur. | Open Subtitles | ويدي بالهواء, هذا صعب. |
| Havadan atıldığında, Havadayken açılarak yüzlerce bombacığı etrafa saçan bir bomba. | TED | حين يتم إلقاؤها من الجو، تنفتح في الجو لتطلق مئات القنابل الصغيرة. |
| Hayır. Havadayken değiştireceksin. | Open Subtitles | لا ، لأنك سوف تغير وجهتك عندما تكون في الجو |
| Çok büyükler ama Havadayken son derece kıvraklar. | Open Subtitles | هم كبيرون جداً , لكن يجيدون المناورة فى الهواء |