| hayırseverlik açık arttırmasının açık barı olmasının bir nedeni vardı. | Open Subtitles | هناك سبب و هو أنه مزاد خيري به حانة مفتوحة |
| Bugün ise, binlerce hayat kurtaran beş milyar dolarlık hayırseverlik vakfını yönetiyor. | Open Subtitles | اليوم يُدير صندوق خيري بقيمة خمسة بلايين دولار والذي أنقذ آلاف الأرواح |
| Şimdi bütün yaptığım hayırseverlik. | TED | وأصبح العمل الخيري هو مركز اهتمامي الآن. |
| Bu durumda dinle burada harika bir bölgesel hayırseverlik işimiz var. | Open Subtitles | في هذه الحالة أنصت, هناك جمعية خيرية رائعة هنا |
| Bir hayırseverlik organizasyonunda gönüllü olduğum ortaya çıktı. | Open Subtitles | اها حسنًا يبدو أنني أصبحت متطوعه كمنظمه لجمعية خيريه |
| Ve bu sadece çok zenginler için organize edilmiş hayırseverlik varsayımına meydan okuyor. | TED | وهذه التحديات حتى الآن إفتراض أخر بأن العمل الإنساني المنظم فقط للأثرياء جداً |
| Bu hayırseverlik değil, Bayan du Maurier. Bir arkadaş olarak yardım etmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | ليس إحسان مسز دو مورير أنا كنت أحاول المساعدة كصديق |
| İkincisi, geleneksel hayırseverlik ve yardımın yoksulluğun sorunlarını çözemeyeceği gerçeği. | TED | الدرس الثاني هو أن الأعمال الخيرية التقليدية والمساعدات لن تحلّ مشاكل الفقر مطلقاً. |
| Biliyorum. hayırseverlik yapmanın iyi olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | أعلم، لكنني ظننت أنه من الجيد أن نعمل شيئاً خيرياً |
| Sonra depolanmış, geçen ay bir hayırseverlik açık arttırmasına bağışlanana kadar. | Open Subtitles | ثم حُفظت حتى تم التبرع بها لمزاد خيري الشهر الماضي |
| Her ay bu plajda hayırseverlik amaçlı organizasyonlara ev sahipliği yaparım. | Open Subtitles | أنا أستضيف حدث خيري كل شهر على هذا الشاطىء |
| Afrikalılar, herkesin hayırseverlik ve bakım konusu olmaktan yoruldu, biz de yorulduk. | TED | الأفارقة ، بعد -- انهم تعبوا ، ونحن متعبون كوننا الموضوع الرئيسي لكل شئ خيري وبحاجة لرعاية. |
| Bunu eşten eşe hayırseverlik olarak düşünün. | TED | فكروا بها كمشاركة فرد لفرد كعمل خيري |
| Fakat insanlık tarihinin en büyük, en açık, en hızlı, en bağlı hayırseverlik şekli olacak. | TED | ولكن التي ستقلع ستكون الأعظم ، والأكثر إنفتاحاً الأسرع ، والشكل الأكثر تواصلاً للعمل الخيري في تاريخ البشرية |
| hayırseverlik gözümüzde kendini yeniden organize ediyor. | TED | إن العمل الخيري يعيد تنظيم نفسه وأمام أعيننا |
| Bunu söylediğim zaman, muhtemelen ortak hayırseverlik ya da kurumsal sosyal sorumluluk hakkında konuşacağımı düşüneceksiniz. | TED | وعندما أقول ذلك، ربما تعتقدون أنني سأتحدث عن العمل الخيري للشركات أو عن المسؤولية الاجتماعية للشركات. |
| hayırseverlik için Amerika'yı yürüyerek geçen biri de olabilir kötü bir unsur da. | Open Subtitles | قد يكون رجلًا يسير في أرجاء أمريكا من أجل قضية خيرية أو قد يكون عنصر إجرامي |
| Sihirbazlığınla hayırseverlik işleri yapmaya başlayacaksın. | Open Subtitles | ستقوم باعمال خيرية مع مهاراتك السحرية |
| Aynı kural hayırseverlik için de geçerli. | Open Subtitles | حسناً ، الشيء نفسه صحيح لأعمال خيرية |
| Yine kötü bir hayırseverlik anlaşması yapıyor olabilir. | Open Subtitles | إذا كانت فى منتصف أعمال خيريه شائنه |
| Ve bu tabiki varsayımların en büyüğü olan iş iştir, ve hayırseverlik dünyada değişiklik yapmak isteyen insanların aracıdır varsayımının üstesinden geliyor. | TED | وهذا بالطبع يرمز لأكبر فرضية فيهم أن التجارة تجارة وأن العمل الإنساني هو ناقلة الناس الذين يودون تغيير العالم |
| hayırseverlik endüstrisinin geldiği noktada izlenen şey -- ve bu gerçekten olup biten— isteğin eski alışkanlıkları tersyüz etmesi ve hayırseverlik için açık, büyük, hızlı ve iletişimli uzun periyodlu servise dönüşmesi. | TED | الشي الذي ننظر إليه لصناعة عمل إنساني عالمي وهذا بالضبط ماهو حاصل كيف أن هذا الإلهام يتغير هذه الإفتراضات القديمة للعمل الإنساني ليكون مفتوحاً و ضخماً وسريع ومتصل ، ليخدم أهدافاً بعيده المدي |
| Küçük bir hayırseverlik iyi olurdu, bu harika kıyafetler ile. with that rather exquisite suit. | Open Subtitles | إحسان صغير ليتماشى مع تلك البذلة الرائعة |
| Buna hayırseverlik ya da rüşvetçilik deyin. | Open Subtitles | لنسميه إحسان أو رشوة |
| hayırseverlik gereği onun yanında bulunmam daha doğru olur, değil mi ama? | Open Subtitles | ومن الأعمال الخيرية أن أبقى معه ألا تعتقد ذلك ؟ |
| Bu kesinlikle hayırseverlik. En azından böyle olduğunu kabul ediyorsun. | Open Subtitles | سيكون خيرياً حتماً اعترفت بذلك على الأقل |