| Nasıl da hayalkırıklığı yaratmıştı uyur gezer olduğumu farketmek. | Open Subtitles | يا لها من خيبة امل عندما اكتشفت انى اسير اثناء النوم |
| hayalkırıklığı yönlendirilmezse tehlikeli bir duygudur. | Open Subtitles | خيبة الأمل مشاعر خطيرة إن لم يجري العمل عليها |
| Tam bir hayalkırıklığı, ama jay muhteşemdi. | Open Subtitles | لـقد كانت خيبة أملٍ حقا , لكن جـي كان مُذهلا |
| Şunu dinle. 17 tanesi beklentide hayalkırıklığı yarattığı için teslim edilmiş. | Open Subtitles | إستمع لهذا. ارتكبت 17 بسبب التوقعات بخيبة أمل. |
| Ayrıca, bu seçime ilişkin derin bir hayalkırıklığı ile iki partili politik sistemimize ilişkin ciddi kaygılar paylaştığımızı anladım | TED | وتعلمت أيضا أننا تشاركنا بخيبة أمل عميقة في هذه الانتخابات، وأن لدينا مخاوف متزايدة بشأن نظامنا السياسي القائم على حزبين. |
| Öğrenmen gerekiyor ki, hayalkırıklığı yetişkin olmanın bir parçasıdır. | Open Subtitles | عليك بتعلّم أن خيبات الأمل هيّ جزء من عملية البلوغ. |
| Benim için daha çok hayalkırıklığı. Geleceğini söylemedin. | Open Subtitles | بالنسبة لي هي خيبة أمل أنّك لم تخبرني عن قدومك |
| Ben... onun için büyük bir hayalkırıklığı olmuşumdur. | Open Subtitles | لابدأنني... لابد أنني كنت خيبة أمل عظيمة لها |
| Hiçbir zaman sizin gibi sevimli bir oğul, bir hayalkırıklığı olamaz. | Open Subtitles | أبن محب مثلك لا يمكن أن يكون خيبة أمل |
| O bir hayalkırıklığı idi benim için çünkü o oldukça açıktı... bu örtme, Beyaz Saray kadar uzak-- | Open Subtitles | كانت تلك خيبة أمل كبرى بالنسبة لي، لأنه كان من الواضح أن التستر في البيت... |
| Bu gezi büyük bir hayalkırıklığı. | Open Subtitles | تتحول هذه الرحلة إلى مصدر خيبة شديدة. |
| Sesinizde hayalkırıklığı varmış gibi, Bay Monk. | Open Subtitles | تبدو عليك خيبة الامل ياسيد مونك |
| Hintli fanlar, hayalkırıklığı yaşıyor. | Open Subtitles | المشجعين الهنديه اصابتهم خيبة امل |
| Sadece, 'benim büyük bir hayalkırıklığı' olduğumu, söyledi. | Open Subtitles | فقط بانني خيبة أمل كبيرة |
| hayalkırıklığı yaşamış gibi misin acaba? | Open Subtitles | هل هناك جزء منك مصاب بخيبة الالم ؟ |
| Başarılı yatırımcı, hayalkırıklığı yaşar, varını yoğunu satar, ve marangoz olarak Ojai'ye kaçar. | Open Subtitles | مصرفي استثماري ناجح أصيب بخيبة أمل فـ باع كل شيء وهرب إلى "أوهاي" ليصبح نجارًا |
| Bunların çoğu insanoğlu için hayalkırıklığı oldu gibi. | Open Subtitles | بقدر ما يبدو إلى... وقد بخيبة أمل الإنسانية. |
| hayalkırıklığı mı? | Open Subtitles | مصاب بخيبة الالم ؟ |
| Biliyorsun, ailede yeterince hayalkırıklığı yaşandı. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من خيبات الأمل في تلك العائلة |
| kendimi anlatsam şaşırırsın hayatım bir diz hayalkırıklığı ile dolu | Open Subtitles | ستكون متفاجئاً، حياتي كانت سلسله من خيبات الأمل |