| Bu rol, bizim gibi karmaşık yaşamın hayatta kalması için bugün hâlâ büyük önem arz ediyor. | Open Subtitles | دورها ما يزال حيوياً لنجاة الحياة المعقدة مثلنا اليوم. |
| Ve bu, atalarımızın hayatta kalması için hayati rol oynamış olabilecek bir dil türü. | Open Subtitles | وإنها نوع من اللغات المهمة لنجاة أسلافنا |
| Hepimizin hayatta kalması için birlikte hareket etmeliydik! | Open Subtitles | كان يجب أن نعمل مع بعض للبقاء على قيد الحياة |
| Onun hayatta kalması için neler yaparsın? | Open Subtitles | ما الذي تأمل أن تفعله لتُبقيها على قيد الحياة ؟ |
| Bitkilerin hayatta kalması için soluması gereken gaz. | Open Subtitles | انه الغاز الذي تحتاجه النباتات للتنفس من اجل البقاء على قيد الحياة. |
| Hepsi de insanlığın hayatta kalması için önemli. | Open Subtitles | كل أداة منها مهمة لبقاء البشرية |
| hayatta kalması için kemik iliği nakline ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنه يحتاج لإجراء العديد من عمليات زرع نُخاع العظام طوال حياته لينجو |
| Jennifer silahı en yüksek namlu hızından aşağıya indiriyor ve teneke kutusunun ve içindekilerin hayatta kalması için dua ediyor. | Open Subtitles | تدير جينفر ابرة المسدس من سرعتها القصوة و تصلّي لنجاة العلبة و ما تحتويه |
| Yavrunun onu çalışırken izleyerek öğrendiği bilgiler gelecek yıllarda sürünün hayatta kalması için kritik olabilir. | Open Subtitles | الصغير الذي يشاهده يعمل يتشرّب معلومات قد تكون هامّة لنجاة الجماعة في الأعوام القادمة |
| İnsanların hayatta kalması için hayati önem taşıyan 5 tür var. | Open Subtitles | هناك خمسة فصائل معروف بكونها هامة لنجاة الجنس البشري، |
| İkimiz de onun, bu kasabanın hayatta kalması için gerekli olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم كلانا أن وجوده ضروري لنجاة هذه المدينة |
| Kabilenizin hayatta kalması için görünmez kalması gerektiğini söylediniz. | Open Subtitles | أنتِ قلتِ أن قبيلتكِ لديها حيل خفية للبقاء على قيد الحياة. |
| Ve gerçeği Rayna onun hayatta kalması için tek anahtardır. | Open Subtitles | وحقيقة أن Rayna هو المفتاح الوحيد للبقاء على قيد الحياة. |
| Öyleyse söyle, onun hayatta kalması için neler yaparsın? | Open Subtitles | لذا أخبرني، ما الذي قد تفعله لتُبقيها على قيد الحياة ؟ |
| Ona hayatta kalması için ihtiyacı olacak her şeyi öğretmiş. | Open Subtitles | وعلمه كل مايجب ان يعرفه عن كيفية البقاء على قيد الحياة |
| Şüphesiz kabilenin hayatta kalması için en önemli şey Hıristiyanlığı temsil eden bu haç. | Open Subtitles | من الواضح أن أهم أداة لبقاء البشرية هنا... الصليب! |
| hayatta kalması için kemik iliği nakline ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنه يحتاج لإجراء العديد من عمليات زرع نُخاع العظام طوال حياته لينجو |